Bu arada reklamlara tıklayarak da bana destek olabilirsiniz.
Unutmayın tıkladığınız her reklam, sokak köpeklerine mama demek...
Şüphesiz ki Allah'ın velisidir kendisi. Eğer Konya'ya geldiyseniz Hz. Şems olmadan Konya'yı özümseyemez, Konya'yı da Hz. Şems'siz düşünemezsiniz.
Alaadin Tepesinin doğusunda kalan Şems-i Tebrizi türbesi ve mescidi birbirine bitişik, klasik Selçuklu mimarisini yansıtan yapılardır. Şems-i Tebrizi Camii ve Türbesi Konya'nın merkezinde ve çok ziyaret edilen bir noktadır. Hazretinin bu türbede gerçekten yatıp yatmadığı bilinmiyor. Ancak yine de türbenin biraz daha büyük ve çevre düzenlemesinin daha ihtişamlı olmasını beklerdim.
Hz. Mevlana'nın yattığı Müze ve Türbe kompleksini düşündüğümde Hz. Şems'in türbesi daha sönük kalıyor. Aslında konu hangi yapının ne kadar gösterişli, hangi Hazretin, birbirinden daha üstün olup olmadığı tartışması değildir.
Bunu zaten tasavvuf reddeder. Buradaki konu Hz. Şems bir kamil insandır, ve Hz. Mevlana'nın bile benden önce Hz. Şems dediği önemli bir zattır.
İşte bu yüzden bu yapı ve bu küçük cami Hz. Şems'e yakışmıyor. Yine Hazret'inin o sonsuz kudretli enerjisi, yüce Allah'ın tecellisi bu mekanların darlığına rağmen ruhumuza işlemişti ve gözlerimiz dolmuştu...
1185 yılında Tebriz'de doğan Hz. Şems'in diğer adı da Mevlana Muhammed'dir. Dinin güneşi anlamına gelen "Şemseddin Muhammed bin Ali bin Melikdad Tebrizi" lakabını alarak Hz. Şems olarak anılmıştır.
İran doğumlu Azerbaycan Türkü'dür. İslam alimi ve tasavvufun en önemli düşünürlerindendir. Hz. Şems, Hz. Mevlana'ya hep ilham olmuştur. Hz. Mevlana'nın gönüldaşı olarak, Hz. Şems gönüllere işleyen 40 altın kuralıyla da anılır.
İşte bu kurallar :
1.Kural
Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla...Yok eğer Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
2.Kural
Hak Yol' unda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil!
3.Kural
Kur'an dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahiri manadır. Sonraki batıni mana. Üçüncü batıninin batınisidir. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.
4.Kural
Kainattaki her zerrede Allah'ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescidde, kilisede, havrada değil, her yerdedir. Allah'ı görüp yaşayan olmadığı gibi, O'nu görüp ölen de yoktur. Kim O'nu bulursa sonsuza dek O'nda kalır.
5.Kural
Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. "Aman sakın kendini" diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: " Bırak kendini, koy gitsin! " Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
6.Kural
Şu dünyadaki çatışma, ön yargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Aşk dilsiz olur.
7.Kural
Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, Hakikat' i keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
8.Kural
Başına ne gelirse gelsin karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır. Dileğin gerçekleşmediğinde de şükret.
9.Kural
Sabretmek öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
10.Kural
Ne yöne gidersen git, -doğu, batı, kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
11.Kural
Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Senden yepyeni taptaze bir "sen" zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.
12.Kural
Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.
13.Kural
Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı hoca şeyh şıh var. Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil.
14.Kural
Hakk'ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
15.Kural
Allah içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür. Tek tek her birimiz tamamlanmış bir sanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermemiz için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.
16.Kural
Kusursuzdur ya Allah, O'nu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan'dan ötürü yaradılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne de layıkıyla sevebilirsin.
17.Kural
Esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
18.Kural
Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil, bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara ; dışında başkalarında değil. Ve unutma ki nefsini bilen Rabbini bilir. Başkalarıyla değil, sadece kendiyle uğraşan insan, sonunda mükafat olarak Yaradan'ı tanır.
19.Kural
Başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.
20.Kural
Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.
21.Kural
Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi, hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hakk' ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
22.Kural
Hakiki Allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. Ama bekri aynı namazgaha girdi mi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.
23.Kural
Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki, ağlar perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı, kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir, ya kıymet bilmeyiz. Aşırılıktan uzak dur.
24.Kural
Mademki insan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, atttığı her adımda Allah'ın yeryüzündeki halifesi olduğunu hatırlayarak, buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile gene başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
25.Kural
Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak, nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.
26.Kural
Kainat yekvücut, tek varlıktır. Her şey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma, bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öteki ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti, herkesin yüzünü güldürebilir.
27.Kural
Şu dünya bir dağ gibidir. Ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır. Şer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır. Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece sadece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse dünya değişir.
28.Kural
Geçmiş, zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz.
29.Kural
Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten "ne yapalım kaderimiz böyle" deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatına hakimsin, ne de hayat karşısında çaresizsin.
30.Kural
Başkaları tarafından kınansan, ayıplansan, dedikodun yapılsa hatta iftiraya uğrasan bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kötü laf etme. Kusur görme. Kusur ört.
31.Kural
Hakk'a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık, kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp... Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bundaki hikmeti anlar ve yumuşar, kimimiz ise ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
32.Kural
Aranızdaki bütün perdeleri tek tek kaldır ki, Tanrı'ya saf bir aşkla bağlanabilesin. Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma. Bilhassa putlardan uzak dur dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma! İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama!
33.Kural
Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutanda benlik zannı değil hiçlik bilincidir.
34.Kural
Hakk'a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır, emin bir beldede yaşar.
35.Kural
Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Tanrıya inanmayan kişi ise içindeki inananla. İnsan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım sıdım ilerler kişi. Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.
36.Kural
Hileden, desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor zarar vermek istiyorsa, Tanrı da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer. O'nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz, Sen sadece buna inan!
37.Kural
Tanrı kılı kırk yararak titizlikle çalışan bir saat ustasıdır. O kadar dakiktir ki, sayesinde her şey zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. Her insan için biz aşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı.
38.Kural
"Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım?" diye sormak için hiç bir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün. Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık. Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
39.Kural
Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiç bir zaman bozulmaz, her şey yerli yerinde kalır merkezinde... Hem de bir günden bir güne hiç bir şey aynı olmaz.
40.Kural
Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani mi diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. Aşk'ın ise hiç bir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır merkezinde, ya da dışındasındır hasretinde.

Hz. Şems, Hz. Peygamberimizin (s.a.v) güzel ahlakı olan Ahlak-i Muhammediye'yi hayatına işlemiş bir kamil insandı. Şikayet etmeyi hayatından çıkarmıştı. Beddua etmek asla kabul edilemeyecek bir eylemdi onun için. Ne geliyorsa başına Allah'ın tecellisidir onun için. Allah'a olan kavuşma aşkı tıpkı Hz. Mevlana'daki gibi en yüksek seviyedeydi. Öyle ki Hz. Şems, ne zaman bir cenaze görse, "Keşke bu cenazenin yerinde ben olsaydım." dermiş. Bunu duyanlar, " Neden böyle söylüyorsunuz, hazretleri?" diye sorduklarında, Hz. Şems gönülleri fetheden bir cevap verir. "Aşık olanlar maşuklarına bir an önce kavuşmak isterler. Maksatlarına en kısa zamanda ulaşmaları makbul değil midir?" Berzah aleminde yok olmayı,hiç olmayı kendine ödev edinen Hazreti, aynı zamanda buna ulaşmak için ise cuzi dünyada çaba göstermenin, hizmet etmenin önemini de bu söylemiyle doğrular: " Ahireti kazanmak için çalışmak lazımdır ki, bu, insanı Cennete götürüp, Allahü tealanın cemalini görmekle şereflenmeye sebep olur."

Hz. Şemsi anlatmak aslında benim ne haddime...
Ancak Hazretiyi anlamak, onu özümsemek, aslında Hz. Şems gibi Kamil İnsanların peşinden gitmek, onların öğretileriyle bilinçlenmek beni Allah'ıma bir kat daha yakınlaştıracaksa ne mutlu bana. Aynı etki sizde de olacaksa, ne mutlu size.
Acizane...
Konya ile ilgili diğer yazılarıma ulaşmak için Sayfanın sağ üstünde bulunan ARA sekmesine Konya yazmanız yeterli.
Konya ile ilgili tüm yazılarıma oradan liste halinde ulaşabilirsiniz.
Bu arada reklamlara tıklayarak da bana destek olabilirsiniz.
Unutmayın tıkladığınız her reklam, sokak köpeklerine mama demek...
Volkan Coşğun
Yazının kaleme alındığı yer / yıl : İzmir 2018
Ana sayfamızdan yeni yazılarımdan haberdar olmak için sağ üst tarafta ABONE OL'dan ücretsiz abone olmayı unutmayın.
FACEBOOK SAYFASINI HEMEN BEĞENİN:
Tüm fotoğraflar ve yazılar,
ALINTI/KAYNAK OLDUĞU BELİRTİLMEDİKÇE
Volkan Coşğun'a ve/veya Sinem Coşğun'a aittir.
İzinsiz ve kaynak belirtilmeden ticari faaliyetlerde kullanılması yasaktır.
Seyahat notlarında çeşitli kaynaklardan ve kişilerden de yararlanılmıştır.
Yorumlar