Biz İzmirliler aslında ne kadar şanslıyız ki, 40 - 50 kmlik bir mesafede dünya medeniyetler beşiğinin merkezine arabayla günübirlik ulaşabiliyoruz.
Bugün Bergama eski adıyla Pergamon'dayız. Ve ilk durağımız Akropolis...
Bergama'nın kuzeydoğusunda yüksek ve dik kenarlı bir tepenin üzerinde kurulmuştur Akropolis.
Buraya dilerseniz teleferik yoluyla dilerseniz de aracınızla tırmanabilirsiniz.
Büyük tapınakların, dünyanın en dik açıkhava antik kentinin bulunması sebebiyle hem kültür, hem ruhani ve hem de tıbbi açıdan döneminin en önemli merkezlerindendir burası.
Bir rivayete göre Roma İmparatoru Markus Antonius nişanlısı Mısır kraliçesi Kleopatra'ya Akropolis'in zengin kütüphanesinden 200 bin kitabın tamamını hediye eder.
Milattan önce 1. yüzyıl içinde yaşanan bu olay eski adıyla Pergamon kentinin ne kadar zengin ve kültürlü bir medeniyete sahip olduğunu gösterir bizlere.
Dik bu tepe üzerine kurulan bu antik şehre 300 metrelik kıvrımlı bir yoldan çıkılarak ulaşılır.
Bergama kral sarayları tepenin en üstünde yer alır. Daha sonra beş adet olmak üzere cephanelik ve hemen altında Athena Tapınağı bulunmaktadır.
Ayrıca yukarıda bahsettiğim üzere büyük bir Kütüphane ve Trajan tapınağı da bu kompleksin içindedir. Tiyatro ve en alt kesimde Gymnasion ve Demeter Tapınağı konumlanmıştır.
Bilindiği üzere hemen hemen tüm helenistik şehirler Akropolis diye adlandırılır. Akropolislerin ortak özelliği güçlendirilmiş ve korunaklı tepeler üzerine kurulmasıdır.
Şehrin kalbi, ekonomik ve politik aynı zamanda kültürel olarak da hizmet vermesidir. Akropolis zaten eski Yunancada da "yukarı şehir" anlamına gelmektedir.
Bir rivayette, tapınaklar ne kadar yukarıda olursa Tanrılara ulaşmanın o kadar daha kolay olacağı yönündedir.
Akropolis tepesinin Bergama'nın hemen hemen her yerinden görebilirsiniz.
Bu tepe antik dönemlerde stratejik olarak düşmanlardan korunma amacıyla da önemliymiş.
Çoğu tarihçi, Akropol'ün M.Ö. 5 yüzyılın sonuna kadar faal bir şehir olduğunu söylemektedirler.
Zengin ve aristokratların yaşadığı, şehrin kültürel ve siyasi yapısını şekillendiren bir merkezdi bu tepe. Ayrıca yukarıda bahsettiğim üzere insanların tanrılarına şükranlarını sunmak üzere tapınaklarının yer aldığı ruhani bir bölgeydi...
Akropolis burada ikiye ayrılmış: Üst ve Alt Akropolis...
Üst Akropolis'te en önemli yapılardan biri Zeus Altarı idi. Yaklaşık 36 x 34 metre genişliğinde bir at nalı şeklindeki bu yapı, Alman arkeologlar tarafından keşfedilmiş ve daha sonra 1871 yılında Almanya'ya kaçırılmış maalesef.
Şuanda Berlin müzesinde Bergama diye bir bölüm var ve orada sergileniyor. Bu büyük Altarın sadece temeli şuanda Bergama'da...
Helen şehirlerinin karakteristik özelliklerinden bir de tiyatroların tepelerin yamaçlarına kurulmasıdır.
Buradaki tiyatroda yaklaşık 10.000 kişilik oturma kapasiteli çok büyük ve dik taşlardan oluşan panoramik bir tiyatrodur.
Allahtan Almanlar bu tiyatroyu da götürmeye kalkmamışlar...
Şehrin manzarasına hakim Trayan Tapınağı, tiyatroya doğru uzanmaktadır.
Büyük heybetli bu yapı mermerden inşa edilmiştir.
Milattan önce 3. yüzyılda inşa edilen Athena Tapınağı da tepenin sonradan yapılmasına rağmen en önemli eserlerindendir.
Akropolis'İn aşağı kısımlarında yürürken, Üst , Orta ve Alt Spor salonlarını, Aşağı agorayı , Hera'nın ve Demeter'in tıbbi ve ruhani merkezlerini de görebilirsiniz.
Tüm tepe, Eumenes Kapısı ile dış dünyaya açılırmış ve düşmanlara karşı surlarla çevriliymiş.
Bu eşsiz antik kenti kesinlikle ziyaret etmelisiniz.
BERGAMA seyahat notlarım İÇİNDE AYRICA
Ayrıca bunlar da ilginizi çekebilir.
facebook sayfamı da takip edin:
sevgiyle kalın
2018 - Izmir / Türkiye
volkan coşğun
Tüm fotoğraflar , ALINTI OLDUĞU BELİRTİLMEDİKÇE, bana aittir. Seyahat notlarında çeşitli kaynaklardan yararlanılmıştır.
Yorumlar