Dünyanın en etkileyici müzelerinden birindeyim,
1753 yılında kurulan müzenin koleksiyonu iki milyon yıllık insanlık tarihini kapsayan eserlerle dolup taşıyor.
Dünyanın dört bir tarafından yüzlerce kültürden toplanan eserler tek bir çatı
altında gözler önüne seriliyor.
Müze girişinde valiz boyutlarında sırt çantası, ya da valiz taşımak yasak.
Bölgedeki otellere saatlik olarak kiralama yaparak bunları oraya bırakabilirsiniz.
Ben de valizimi ve fazla eşyalarımı 4 Sterlin karşılığında Morgan Otel'e bıraktım.
Kısa bir güvenlik kontrolünden
sonra Müzeye giriyorum.
Müze Great Russel Street adlı sokakta ve müzeye giriş ücretsiz,
fotoğraf makinesi sokabiliyorsunuz, ancak flaş patlatılması yasak...
Bahşiş kutusuna bizimkilerden biri 20 TL bağışlamış.
3 Sterlin bile etmiyor halbuki paramız.
Euro, Dolar ve Sterlin karşısında tereyağı gibi eriyen paramı orada görünce, tek tesellim üzerindeki Atam oluyor.
Ortalama 7 milyon nesne burada sergileniyor.
Kleopatra Mumyası gibi dünyaca ünlü bir çok nesne ve eser burada sergileniyor.
Müzeye kesinlikle minimum 6 saat
ayırmalısınız ki, bu bile yetmiyor...
Saymakla bitmeyecek kadar değerli eserler arasında Halikarnas Mozolesi,
Nemrut Heykelleri,
Parthenon Mermerleri,
Asur Kara Dikilitaşı, Rosette Taşı,
Lion Hunt Rölyefleri,
Mısır mumyalarını öncelikle görmenizi öneririm.
Beni en çok etkileyen bölüm Etnografya bölümündeki Mısır Mumyaları oldu.
Keten Adam diye isimlendirilmiş ortalama 170 cm uzunluğundaki bir adam mumyası,
yüksek rütbeli rahibin
kızı olan Tamut'un mumyası,
Tapınak bekçisi olan Padiamenet'in mumyası,
Roma döneminde yaşadığı tahmin edilen Mısır'ın Hawara kentinden getirtilen 2 yaşında öldüğü düşünülen bir çocuk mumyası
ve 17 yaşındaki ölen ve mumyalanan mumyası da Mısır'ın Thebes kentinden getirilen
Kleopatra mumyası kalıntıları
görülmesi gereken mumyalardan.
Yalnız karıştırmamakta fayda var, bu Kleopatra mumyası, hepimizin bildiği Sezar döneminde yaşamış Kleopatra'nın mumyası değil.
O hanımefendi bu kızcağızdan 150 yıl önce ölmüştür. Ve mumyası henüz bulunamamıştır.
2016 yılında bulunduğu iddia edilse de henüz ispat görmemiştir.
Ve mezarı hala araştırma konusudur.
Ayrıca İslam eserleri bölümünde orta doğu ve İslam dünyasına ait eserleri burada görebilirsiniz.
Bu arada Likya geniş kapsamlı işlenmiş.
Öyle ki, KAŞ'ta üzerine sprey boyalarla Ali Ayşe'yi seviyor diye yazılar yazdığımız Kral mezarlarından bir tanesi de burada.
Bu müze Anadolu'dan kaçırılan eserlerle dolu diye başlık atmak istemedim, bazen iyi ki de kaçırılmış diyorum.
Rosetta taşımı, Parthenon heykelleri,
Yılda ortalama 7 milyon kişinin ziyaret
ettiği müzede ayrıca özel sergiler,
workshoplar da düzenleniyor.
MÖ. 1250 - 1330 yılları arasında yaşamış olan
Katabet adındaki yaşlı bir kadına ait olan mumya,
tapınak şarkıcısı olan Tjayasetimu'nun mumyası, Roma döneminden kalma öldüğü sırada 20li yaşlarda olduğu tahmin edilen Mısır'ın Thebes kentinden getirilen bir erkek mumyası,
Ancak Sezarla yaşadığı aşkla gündeme gelen Kleopatra VII ile karıştırmayınız,
Zamanında birçok yerden ya kaçırılmış,
ya da yerlileri tarafından hediye edilerek alınmış bu eserler ve nesnelerin güzel korunduğu bir gerçek.
son dönemlerde tarihi eserlerimize yapmış olduğumuz restorasyon zulmünden sonra...
İnşaat amacıyla yok edilen tarihi eserlerimiz, Kapadokya'da peri bacalarına yapılan tahribatlar, temel açma bahanesiyle yok edilen eserlerimiz,
hatta müze olarak koruma altına alınsa dahi sigara izmaritleri ve
selfie çekme bahanesiyle çiğnenen Çatalhöyük...
Size hangisini sayayım?
Adamlar en azından almışlar burada
muhafaza ediyorlar.
Biz de tarih bilinci olsaydı, çoğu kaçırıldı dediğimiz eserlerin aslında kendi ellerimizle onlara zamanında hediye edildiğini öğrenmiş olurduk ve bunları korurduk...
Halbuki çarpsalar da çırpsalar da geçmişe
ve tarihe değer veren İngilizler bu eserleri
gözlerinden bile sakınıyorlar.
Londra yazılarım devam ediyor.
Sevgiyle kalın
Volkan Coşğun
Yorumlar