Arabalı seyahatlerimde, ilk karşılaştığım şey park yeri cezası olmasından dolayı, özellikle ilk defa gittiğim şehirlerde bayağı bir temkinliyim. İnternetten kapalı park yeri aradım, ancak bulamadım. Şehri internet altyapısı Almanya'daki kadar gelişmiş değil, birçok noktada 4G çekmiyor.
Poznan'da da köşelerdeki otomatlardan bilet alıp, arabanıza bırakıyorsunuz ve ceza yemiyormusunuz, çoğu Avrupa ülkesindeki gibi. Polonya'da para birimi Zloti, Euro her yerde geçmiyor, otomat da Zlotiyle çalışıyordu. Almanya'ya dönüş sırasında yanımdaki Zlotilerin tamamını harcamıştım.
Yanımda Euro centler vardı, onları denedim kabul etmedi. Arabanın başından ayrılıp, para bozdurmak da sadece 1-2 saat için anlamsızdı, arabanın başından ayrıldığım anda cezayı kesebiirlerdi. Son çare olarak otomat'a Türk lirası soktum, beklenmedik bir şekilde otomat çalıştı :) Ha bu arada, Almanların para bile demediği Polonya'nın para birimi Zloty bile Türk Lirasından değerli.
Şehir, kolay gezilebilir bir şehir. 1-2 saatimi yürüyerek ve fotoğraf çekerek tarihi meydanlarda ve dar sokaklarda geçirdim. Şehri gezmek gerçekten çok keyifli.
Sokak sanatçıları ve turistik eşya satan mağazaları her yerde vardı. Ayrıca yerel kunduracılar, tuhafiyeciler de beni şaşırtmıştı doğrusu. Sanki zaman olarak biraz daha geriden geliyordu Poznan.
Şehir merkezinde yaz olmasına rağmen çok fazla yabancı turist yoktu. Bölge yerel turistlere daha çok ev sahipliği ediyormuş. Bunu Poznan-Lawica havalananının çok fazla uluslararası destinasyona bağlantısı olmadığından olduğunu düşünüyorum. Türkiye'den de hiçbir şekilde direkt olarak uçuşu bulunmuyor bu şehrin.
Doğal olarak dalga dalga sokaklarda akan Türk turist gruplarına da rastlamadım burada :D Bu arada 2 tane dönerci restoran gördüm, biri İstanbul Döner. Sayıca dönerci dükkanının az olduğu tüm Avrupa destinasyonlarında, illaki dükkanlardan birinin isminin "İstanbul Döner" olması, şaşırtıcı gelmedi bana...
Şehrin en çekici meydanı Halk Pazarının kurulduğu nokta. Meydan boyunca ince uzun sıra-sıra evler, altlarında publar mevcuttu. Ve büyük bir katedral ve heykeller. Bir Avrupa şehri işte, nicelikleri değişse de nitelikleri aynı.
Meydanın tarihçesi şehrin kuruluş tarihiyle paralel: 1253 yılında Varta nehrinin sol kıyısına kurulan şehir merkezi ve meydan, günümüzde Polonya'nın üçüncü büyük meydanı olarak kabul ediliyor.
Şehir merkezinde ilk dönem ahşap yapılar varmış. Ancak 1471 yılında neredeyse şehrin tamamını saran büyük yangından sonra ahşap yapılar terkedilmiş. 13. yüzyıldan itibaren yerini tuğla yapılara bırakmış.
14. yüzyıl ile birlikte gotik mimari meydanda görülmeye başlanmış. Tarih boyunca birçok savaşa tanıklık eden meydan 17. yüzyılda ekmek pazarı iken 18. yüzyılda askeri karakol olarak kullanılmış.
2. Dünya savaşı yıllarında ise tüm evler yıkılarak, cephane merkeziymiş.
Kullanılmayan binaların geri kalanı da ağır bombardımandan yerle bir olmuş.
Savaş sonrası şehir, savaş öncesi tarihi mimari dokusuna sadık kalınarak yeniden inşa edilmiş.
Yorumlar