Dresden için Mücevher kutusu diye bir tabir kullanılıyor. Bunun nedeni şehir mimarisinin Barok ve Rokoko ile şekillenmesiydi. Ancak bu güzelim şehri, Nazi Almanya'sı döneminde heba ettiler (Amerikanlar ve diğer müttefik orduları).
Aynı zamanda 25000 kişi de bu bombardıman esnasında hayatını kaybetti. Ölenlerin çoğunluğu Alman kadınları ve çocuklarıydı. Eşleri, doğu cephesinde askerlerdi.
Dresden tarihi boyunca medeniyetin beşiği haline gelmiştir.
Ticaret ve sanatın ön planda olduğu bu şehir, kendi içindeki zıtlığıyla aynı zamanda sağcı ve ırkçı görüşlerinden ideolojik ikon şehridir.
Son dönemde AfD gibi güçlü sağcı grupların merkez üssü haline gelen şehirde PEGIDA adlı aşırı sağcı ve ırkçı grup her hafta gösteriler düzenliyor.
Bir zamanlar yahudilere olan bu ırkçı söylemler ve hareketler, şimdilerde islam karşıtlığına dönüşmüş. Irkçı mücadele bu şehirde hergün büyüyor...
2014 yılında en pik noktasına varan Pegida gösterileri, yıllar içinde göçmenlere yapılan fiziki şiddetin artması ve ölümlerin olmasıyla kamuoyunun desteğinin büyük ölçüde azalmasına sebep olmuş.
Şehir içinde hortlatılmaya ve yaşatılmaya çalışılan yabancı düşmanlığı, diğer yandan çoğulcu politikaların girişimleriyle hafifletilmeye çalışılıyor. Yine de Dresden'de yabancılık konusu uzun uzadıya ele alınması gereken bir konu. Şehrin tarihi politik, askeri ve ırkçılık üzerine birçok kötü deneyimle dolu...
Şehri boydan boya saran Elbe nehri, Dresden'e hayat veriyor. Hatta kimilerine göre burası Almanya'nın Floransa'sı...
Bu tabir çok uzun yıllardan beri kullanılıyormuş. Bugünlerde ekstra bir önem kazanmış. Irkçılık, PEGIDA eylemleri ve yabancı düşmanlığı gibi kavramlarla gayet içli dışlı olan Dresden, bir anlamda hakkında oluşan bu karanlık kavramlardan sıyrılmak için Floransalaşma yolundan gitmek istiyor. Floransa'yı da birkaç kez görmüş olmama rağmen, Dresden ne alaka?, demekten kendimi alamıyorum.
Ya da şehrin mazisi hala öldürülen, taciz edilen, dövülen göçmenlerin izleriyle mi dolu?
Haydi biraz araştırın "Nazi Emergency" neymiş.
Ya da Right Wing adıyla düzenlenen festivale katılmak ister miydiniz?
Dresden'in kronikleşmiş ırkçılık ruhundan sıyrılıp, biraz da fotoğraflardaki güzelliklere ek olarak Dresden'in farklı bir kolda da bir mücadele içinde olduğunu söylemek istiyorum.
Bu mücadele islamkarşıtların güçlendirecek ya da Dresden'deki müslümanları rencide edecek bir mücadele değil.
Şehrin derdi, bir Helen, bir Roma medeniyetleri gibi, Doğu Avrupa'nın medeniyetlerinin beşiği olduğunu ispat etmek...
Bu mücadele, diğerlerine göre daha insancıl değil mi?
Aslında bu konuda çok da haksız değiller. Son yapılan araştırmalarda ve kazılarda, MÖ4800 - MÖ4600 yılları arasında inşa edilen 150'den fazla tapınağın bu bölgede olduğu yönünde bilgilere ulaştım. Tarihlere bakılırsa, durum gerçekten çok iddialı : Bu tapınaklar Mısır piramitlerinden beri eski...
Kazılar bölgede devam etmekte ve yapıların çoğunun toprak ve ahşaptan yapılmış tapınaklar olduğu anlaşılmaktadır.
İlk tarım ve hayvancılık uygulamalarının bu bölgede olduğu düşünülüyor.
Yerleşik hayatın Avrupa'daki ilk izleri bu bölgede diye tahmin ediliyor. Kazıların yeni olmasından dolayı hangi uygarlığa ait olduğuna dair henüz elimizde net bir veri yok...
Ha bu arada Dresden, altyapı olarak çok gelişmiş bir şehir. Nerede kalınır, nerede ne yenir, onları youtubercı arkadaşlardan öğrenebilirsiniz.
(Yazı için çeşitli kaynaklardan yararlanılmıştır. Fotoğraflar Volkan Coşğun'a aittir.)
Yorumlar