Ana içeriğe atla

Translate

Şu sıralar çok popüler / now very popular

ne güzeldi

ne güzeldi o akşam saatlerinde, henüz hava tam kararmamışken, bacalardan tüten dumanların isiyle, sokaklardan gelen uzak boğuk ortam sesleri... anneannem namazını kılardı, sessizce fısıldadığı duaların tonu, rükuya varırken eklemlerinde çıkan tıkırdamalar, sobanın üst kapağından tavana yansıyan ateşin ışığı, tiktak tiktak; salondaki saatin sessizliği. galiba ben o günleri çok özledim.   

Johannesburg: Irkıçılığın Acı Öyküsü ve Naçi (Johannesburg / Güney Afrika Cumhuriyeti)


Neden , neden, neden diye iç çekiyorum nerede bir acılı kitlesel hikaye duysam. Afrika ki geçmişinde  acıdan başka bir şey görmemiş bir kıta. İnsanı da kaynakları da hep sömürülmüş, hor görülmüş, hatta yok edilmiş.

 Johannesburg'da bu acılara yeterince ev sahipliği etmiş bahtı kara bir şehir. 
Bu yazımda Johannesburg'taki Irkçılığın acı öyküsünü yazıyorum.








İnsanlık tarihi için adeta bir kara lekedir siyahların beyazlara olan mücadelesi. Bu kara lekenin Güney Afrika'daki adı ise Apartheid'dir. Politik ve sosyal alanlarda siyahları aşağılayan ve onları neredeyse hiçe sayan beyazlardan oluşan bu azınlık partisi, elmas madenlerinin 1900'lü yıllarda Avrupalı sömürgeci beyazlar tarafından işletilmesiyle güç kazandı.


Bu tuvaleti sadece siyahlar kullanır. (Fotoğraf alıntıdır.)
 1910'lu yıllarda siyah beyaz ayrımcılığını yasal hale getiren Land Act, siyahları resmen Johanesburg kırsallarına itti. Kölelik resmen resmileşti.Evlerinden ve işlerinden edilen siyah yerliler asgari ücretlerde ve kötü koşullarda çalışmaya zorlandılar.  Neredeyse Flemenkçe'ye benzeyen Afrikaan dili, ve Afrikaaner olarak tabir edilen  Hollanda'dan göç eden beyazların kimlikleşme çalışmaları siyahlar üzerinde üstünlük kurmanın diğer bir etkisiydi. 




1950'lilerde siyahlar üzerinde ciddi baskı arttı. Artık siyah ve beyazlar,beyazların izni olmadan asla beyazlarla konuşamaz, iletişime geçemezdi. Caddenin başında tanısa da tanımasa da bir beyaz gördüğünde bir siyah ya yönünü değiştirmeli, ya da beyaz görünürden kayboluncaya kadar başını eğmek zorundaydı.Irk ayrımcılığı artık öyle bir hal aldı ki, beyazların siyah kadınlar üzerindeki tecavüzlerinden olan bebekler ortadan kaldırılıyordu. Eğitimde bir siyah çocuğun sadece beyazlara nasıl hizmet edeceği müfredat konusuydu. 

Siyahların örgütlenip, başlarında Nelson Mandela'nın bulunduğu ANC , Afrika Ulusal Kongerisini kurması yapılan ırkçı uygulamalara çözüm getirmemişti. Kağıt üzerinde oluşturulan bu direniş, daha sonra sivil itaatsizlikle sayıları 10.000leri bulan siyahların kuralları çiğneyip şehirlerde beyazların da bulunduğu noktalara gelmesiyle bir kitle hareketine dönüştü. Ancak Apartheid partisi ve uzantıları bunu ciddi hapis cezaları ve ölüm cezaları ile bastırmaya çalıştı. Shappeville'de masum siyahların üzerine açılan ateşle polis 70 kişiyi katletti.


Shappeville Katliamında Çekilden Bir Fotoğraf ( Fotoğraf alıntıdır.)


 Direniş, 1969'lar da ve 70'lerde "Çicek Gençliği" etkisiyle Johannesburg'da da yoğun hissedildi. Ancak 1980'lerin sonuna doğru bu direnişlerde 20.000 kişinin kayıtlı olarak katledilenler listesinde olduğu belirtilmektedir. O dönemde Özgürlük Bildirgesini 90'larda ilan edecek Nelson Mandela da hücre hapsi, fiziksel ve psikolojik işkenceyle hapishanelerde yaşam mücadelesi veriyordu. 


Nelson Mandela (Fotoğraf Alıntıdır.)


  1980'lerin sonunda iletişim ve ulaşım imkanlarının bölgede artması sebebiyle uluslararası kamuoyunun Güney Afrika'da yaşanan bu baskıcı rejime karşı tavrı daha sert oldu. Afrika Ulusal Kongresi (ANC), Siyahi Komunist Parti (PAC) ve diğer siyahi gençlik federasyonları boykotları arttırdı. Küresel baskılarla boykotlar çok büyük boyutlara ulaştı, ve ırkçı beyazlar bunlara cevap veremez duruma geldiler. Ancak bu duruma gelene kadar sadece 1990-94 yılları arasında 15.000 kişi iş savaşta ölmüştür.  27 yıllık hapis hayatı süren Nelson Mandela'da 11 Şubat 1990'da serbest bırakıldı. Demokrasinin Güney Afrika'ya gelmesiyle Nelson Mandela başkan seçildi. Ve yıllardır yaşanan bu ırkçılık uygulamaları geçmişteki etkinliğini kaybetti. 

Bugün Johannesburg'da siyahların hakimiyeti var. Elbette beyaz nüfus'da yaşamına devam ediyor. Ancak beyazların politik sahnede etkinliğinin azalması, zenginleşen bir kısım siyahi nüfusu kendi renginden olanlara karşı düşman etmiş. Bunun nedeni, çok kötü koşullarda yaşamak ve çalışmak zorunda bırakılan fakir soveto siyahlarının bu kez zenginleşen bir kısım siyahlar tarafından sömürülüyor olması. 




İnsanın ne rengi,ne ırkı, ne statüsü, ne milliyeti, ne kimliği ve ne de dini önemli. iki tatlı dil, güleryüz herşeyden önce en büyük erdem saygıve sevgi... 
Adı çok uzun, bu yüzden ben ona Naçi diyorum. Naçi kaldığımız otelde misafirleri karşılayan görevlilerden. İlk gün sigara içmek için kapı önüne çıkmıştım. Çakmağın olmadığını fark edince çakmak bulmak için oradan oraya koşturdu. Sağ olsun buldu da.
Soweto denilen teneke mahallesinde yaşam mücadelesi veriyor. Çok kardeşli ailelerden. 40 yaşında ve maddi yetersizliklerden dolayı evlenememiş. Hayattan ne bekliyorsun diyorum, önce biraz duraksıyor sonra kendine has gülümsemesiyle "sağlık" diyor.
Keşke daha iyi yaşam standartları olabilse bu insanların.Evlerinde elektrik su yok. Ev derken tenekelerde çevrilmiş yapıları kastediyorum.
Zor yaşamına rağmen Naci yine de çok mutlu. Çünkü hiç evi olmayanlar da var diyor ve bizim otelin karşısındaki binanın evsizlerin barınma merkezi olduğunu söylüyor. Malum kış,güney yarımkürede. Dışarısı 14°C şuan ve sokaklarda bizlerdeki sokak kedisi köpeği kadar evsiz afrikalı battaniyeler içinde. Naçi bugün görevli tam biraz önce, selam çaktı hemen.Bu fotoğraf da ilk karşılaştığımız günün anısına. 19.08.2016 


Yeni nesil bilmez ama eski nesiller bu dramatik olayları yaşadıkları için unutamıyorlar. Özellikle yaşlı siyahilerle bu tarz konuları bir beyazla konuşmak onları gerçekten hüzünlendiriyor. Direnişler sırasında kaybettikleri çocukları geliyor akıllarına kiminin. Kiminin ise anne babalarının ne kadar ağır işkencelere maruz kaldığı yıllar...





Gayet güleryüzlü ve sıcakkanlı olan bu siyahi insanlar geçmişte bu kadar horgörülmeseydi, bu kadar aşağılanmasaydı belki de Johannesburg bu kadar suç teşkil eden bir şehir olmayacaktı. Eğer olur da yaşlı bir siyahiden bir şey ister de bunu yapmaz ise lütfen ona tepki göstermeyin. Yapması konusunda nazik bir şekilde ısrar etmenizi bekleyecektir. Tıpkı benim otelde yaşını almış restoran görevlisine sipariş verirken 2-3 kez 2-3er dakika aralıklarla ısrar etmem gibi. 





Geçmişte beyazlardan aldıkları emirlerden dolayı bilinçaltılarında yaşadıkları canlanıyor belki. Bir beyazın beklentiyle ondan rica etmesi belki de geçmişteki acılarını bir nebze de olsa hafifletecektir. O yüzden söylediğiniz şey hemen yapılmazsa hor görmeyin. Bekleyin. 1-2 kez rica edin. Çünkü bu insanlar sizin için en iyisini zaten yapıyorlar.  

Johannesburg notlarım devam edecek.
Volkan


FACEBOOK SAYFASI  

 https://www.facebook.com/volkanilekesifhane

INSTAGRAM HESABI  


Tüm fotoğraflar ve yazılar  , ALINTI OLDUĞU BELİRTİLMEDİKÇE, bana ve/veya Sinem Coşğun'a aittir. Seyahat notlarında çeşitli kaynaklardan ve kişilerden yararlanılmıştır. 












Yorumlar

Son 1 haftada en çok neler okundu? /What was the most read in the last week?

Son 30 günde en çok okunanlar /// Most read in last 30 days

Tüm zamanların en çok okunanları /// Most read of all time

Geçen Yıl En çok Okunanlar /// Last Year's Most Read Articles

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *