Komşumuz Yunanistan'ın başkenti Atina'dayım. Fotoğraf makinem ile birlikte şehir merkezine doğru kısa bir tura çıkıyorum.
Yaklaşık 4 milyonluk nüfusuyla kalabalık bir şehir Atina. Bölge olarak Attika'da yer almaktadır.
Direkt olarak İzmir'den Atina'ya Pegasus ile yapmış olduğum 40 dakikalık keyifli, bol Ege adaları manzaralı uçuştan sonra Atina'ya varıyorum.
Hava aynı Ege havası, sıcaklık aynı, otlar börtü böcek aynı. Hatta yollardaki çukurlar bile aynı.
İnsanlar, sokaklar, apartmanlar neredeyse aynı.
Bu kadar yakın olmamıza rağmen politik nedenlerden dolayı geçmişte ne acılar yaşanmış, aslında ne gerek vardı diyemeden edemiyor insan, barış içinde yaşamak varken...
Neyse politikaya çok girmeden Atina'yı keşfetmeye var mısınız...
#Keşifhane Atina'da...
Otelime yerleşir yerleşmez tanrıların, tanrıçaların şehri hemen gezmek istiyorum. Atina'da son dönemlerde yaşanılan mali krizlerden dolayı otel fiyatları bir hayli uygun. Özellikle turistik bölgelerde turistlere çok ilgi var, bunun nedeni ekonomik darlıktan dolayı büyük ihtimal.
Kaldığımız Best Western otelinin sokağını görünce kapanmış dükkanlar ve alışveriş merkezleri dikkatimi çekiyor. Otel bölgesi şehrin merkezi olmasına rağmen resmen terk edilmiş bir bölge izlemini veriyor. Açıkçası ben burayı böyle beklemiyordum.
Atina'nın son dönemlerde yaşadığı mali krizler sokaklara bir hayli yansımış.
Ağustos 2018 yılında sona ermesi planlanmış son kurtarma paketi programı umarım hayırlı olur ancak hedeflerin tutmadığı, özelleştirme programının başarısız kaldığı Avrupa Komisyonu'nun 2017 yılı raporunda da yer almış.
Atina'ya gittiğim dönemde işçi haklarının korunamaması ve sosyal sınıfların fakirleşmesi birçok bölgede neredeyse yıllar süren grevlerle protesto ediliyordu.
Ee bu kadar ekonomik bilgi yeter diyorsanız, Atina notlarıma sizlere önerebileceğim birkaç nokta ile devam etmek istiyorum.
Bir gezgin blogger için Atina denince akla ilk gelecek yer elbette Akropolis olmalı. Aslında bu sadece bir gezgin blogger için değil, tüm insanlar için böyle olmalı.
Dünya tarihi için en önemli noktalardan biri kabul edilen Akropolis, demokrasi kavramının ana şehridir.
Akropolis'in simge yapısı Parthenon'da şehrin birçok yerinden görülebilecek şekilde konumlandırılmıştır. Birçok dönem tapınak olarak kullanılmış olan yapı, Osmanlı döneminde de camiyi dönüştürülmüş. Maalesef savaş yıllarında Osmanlılar tarafından burası cephanelik olarak kullanılmış ve ciddi zararlar görmüş.
Diğer bir önemli nokta da Atina'nın Monastiraki meydanı diyebilirim. Bu meydan Atina'nın en turistik meydanlarından ve içerisinde Osmanlı'dan kalma bir cami de yer almakta.
Reklama tıkla, keşifhaneye destek olmayı unutma :)
18. yüzyılda yapılmış olan bu cami, şuan sadece müze olarak kullanılmakta. İsmini de dönemin Atina valisi olan Tsisdarakis'ten almış. Meydan turistik olmasından dolayı resmen İstanbul'daki Sultanahmet'i, ya da Kuşadası Çarşısını andırmıyor değil.
Böyle yerler beni nebze de sıktığından dolayı, üçüncü noktaya yöneliyorum.
İşte Parlamento Binası. Sintagma Meydanı'nda yer alan bu yapı Evzon Asker adı verilen ilginç kıyafetli askerleriyle turistlerin göz bebeği olmuş. Ben de bir fotoğraf çektirmeden edemiyorum.
Gerçi bu asker benim Türk olduğumu bilse bana nasıl tepki verirdi, düşünmeden edemiyorum.
Neyse, ne yapıyoruz, politikaya girmiyoruz :))
Bu özel birlik askerlerin her saat başı özel yürüyüşleri var nöbet değişimleri sırasında. Askerlerin özel nöbet değişimleri yürüyüşleri kadar kıyafetleri de ilginç: Etekliler. Ve eteklerinde 400 adet pile bulunduğunu öğrendim daha sonraki araştırmalarımda. 400 adet pilenin bulunmasının nedeni de Osmanlı İmparatorluğunun 400 yıl burada hakimiyet sağlamasıymış. İşte nasıl bir karın ağrısıysa bu, adamlara hem etek giydirmişiz, hem de 400 pile bastırmışız.
Neyse, politika yok!
Kıyafetlerindeki diğer bir detayda da ponponlu takunyalar... Bunların anlamı da Kleftes ve Armatoli adlı savaşçıların kıyafetlerinden esinlenilmiş.
Bir sonraki durak ise son dönemlerde bayağı bir popüler olan Plaka adlı bölge. Sintagma Meydanı ile Monastiraki Meydanı arasında kalan bu bölge yürüyerek gerçekleştirdiğim bu kısa Atina turunun en son noktası. Sadece turistlerin değil, aynı zamanda yerel halkın da rağbet ettiği bu bölgede Türkçe şarkıların çaldığı, hatta sokaklarda Türkçe'nin konuşulduğu yerler gördüm. Birçok kafenin, tavernanın olduğu bölgede hem gündüz, hem de arkadaşım Yannis eşliğinde güzel bir gece geçirdim.
Atina'da insanlar Türk olduğunuzu öğrenince, korkmayın, sizleri yemiyorlar. Hatta kimileri o kadar candan davranıyor ki, bir an düşünüp, "acaba sonunda bundan birşey mi çıkacak?" diye düşünmeden edemiyorsunuz. 2 adet magnet almak için uğradığım büfe çalışanı benim Türk olduğumu öğrenince inanılmaz sevindi, bana bir bira ikram etti. Parasını ödemek istediğimde ise bana Rum aksanıyla "Bendensin." dediği an beni Atina anılarımda en çok gülümseten anlardan olmuştur.
Yunanistan yazılarım devam edecek...
Bu arada reklamlara tıklayarak da bana destek olabilirsiniz.
Volkan Coşğun
Yazının kaleme alındığı yer / yıl : İzmir 2018
Ana sayfamızdan yeni yazılarımdan haberdar olmak için ücretsiz abone olmayı unutmayın.
FACEBOOK SAYFASINI HEMEN BEĞENİN:
INSTAGRAM HESABINDAN BİZİ TAKİP EDİN:
Tüm fotoğraflar ve yazılar ,
ALINTI/KAYNAK OLDUĞU BELİRTİLMEDİKÇE
Volkan Coşğun'a ve/veya Sinem Coşğun'a aittir.
Yorumlar