Bu arada reklamlara tıklayarak da bana destek olabilirsiniz.
Unutmayın tıkladığınız her reklam, sokak köpeklerine mama demek...
Konya'nın Çumra İlçesindeyiz.
Bu ilçede bulunmamızın nedeni Neolitik Dönem'e ait en eski yerleşimlerinden biri olan Çatalhöyük.
1958 yılında İngiliz arkeolog James Mellaart tarafından keşfedilmiş.
İnsanlık tarihindeki ilk yerleşim örneklerinin olduğu Çatalhöyük iki höyükten oluşmakta.
İlk buluntuların M.Ö. 7400 yıllara vardığını varsayarsak, yaklaşık 9000 yıllık bir medeniyetten bahsediyoruz.
2012 yılı itibariyle UNESCO tarafından Dünya Miras Listesine girmiş eşine benzerine az rastlanır Arkeolojik bir hazine burası...
Yerleşik hayatın ilk bulgularının olduğu yaklaşık 9000 yıllık evlerden bahsediyoruz.
Mülkiyet kavramı burada oluşmuş.
Binaların bulunduğu noktalarda sokak kavramı bulunmamakta.
Girişler damlardan yapılmaktadır. Binada kullanılan malzemeler Kerpiç, Ağaç ve Kamıştır. Damlarda ise killi toprak kullanılmış.
Her ev bir odadan oluşuyor ve ayrıca bir deposu var.
Dörtgen ocakların bulunduğu odaların sıvalı olması ve üzerilerine sarı, kırmızı ve siyah tonlarda resimlerin bulunması bizi çok şaşırtmıştı.
Boğa, koç ve geyik başlarının yer aldığı bu figürlerin yanında ayrıca insan figürleri de yer almıştır.
Özellikle başlıkların o dönem inançlarına ışık tuttuğunu farz ediyoruz.
1963 yılında kazı esnasında Hasan Dağı'nın da yer altığı bir çizime ulaşıldı. Çizimlerin Hasan Dağı'nın infilak etmesiyle alakalı resmedildiği düşünülüyor.
Kimileri ise Hasan dağının sadece bir manzarasının kaleme alındığı konusunda birleşiyor. Ancak dağdan alınan örneklerle anlaşılıyor ki, 7000 yıl öncesinde bu dağda ciddi patlamalar olmuş. Bu yüzden de Çatalhöyük sakinlerinin bunu resmettikleri fikri güçleniyor. İnanılmaz değil mi?
Konya ovasının geniş düzlüklerinde yer alan bu Neolitik yerleşimde binlerce yıl öncesindeki Anadolu yaşamının olduğunu hissetmek insanı büyülüyor.
En az 8000 kişinin yaşadığını ve yaklaşık 2000 yıl boyunca bir yaşamın olduğunu düşünürsek dönemin en büyük ve kalabalık yerleşimlerinden biri olduğunu söyleyebiliriz buranın.
Çatalhöyük sosyal yaşamında ataerkillik ya da anaerkillikten ziyade eşitlikçi bir yaşamın sürdürüldüğünü görüyoruz.
Merkezileşmiş bir yönetim yokmuş, ayrıca inanç olarak evlerdeki başlıklar dışında bir anıta da rastlanılmamış. Belki de o başlıklar sadece ev süsü de olabilir, kim bilir...
O dönemde ölüler, evlerinin içine küçük mezarlar kazılarak gömülürmüş.
Hatta bazı kalıntılarda ölülerin mumyalandığına dair bal mumu kalıntılarına da rastlanılmış.
Bölgede ciddi kazı çalışmaları ve araştırmaları yürüten Kazı Başkanı Stanford Üniversitesi Öğretim Üyesi Profesör Doktor Ian Hodder, eşitçilik ve sınıf ayrımının olmadığına dair yorumlarını şöyle belirtmiş.
"Kullandığımız modern bilimsel tekniklerle erkek ve kadınların çok benzer şeyler yediğini, çok benzer yaşamlar sürdürüldüğünü, benzer işlerde çalıştığını, hem erkeğe hem de kadına aynı sosyal statünün verildiğini gördük.
Kadın-erkek arasında, insanların düşündüğünden daha çok eşit bir yaklaşımda yaşadıklarını düşünüyorum. Ayrıca evlerinin içerisine, yerin altına gömülen insanların biyolojik olarak birbirleriyle akraba ve aynı aileden olmadığını da gördük.
Bir aile olarak yaşamışlar ama biyolojik olarak ebeveynleri aynı değil. Dolayısıyla Çatalhöyük'te doğduğunuzda biyolojik anne-babanızla yaşamıyorsunuz, başka insanlarla da yaşayabiliyorsunuz."
Hodder başta olmak üzere bir çok görüş, buradaki yaşamın savaşsız, barış içinde olduğu ile ilgili çok somut kanıtlar sunuyor bizlere.
Mesela şehri çevreleyen bir korunma mekanizması yok, sur kale gibi...
Ayrıca evlerde herhangi bir tahribat, bir savaş izi de bulunmamakta...
Kazı çalışmaları 50 yılı aşkın süredir devam etmekte. Bu sene Hodder'in arkeoloji kazı çalışmaları sonlanarak Türk hükumetine geri veriliyor.
Umarım yabancıların yürüttüğü titiz çalışmaları, ülkemizdeki ilgili kişiler tahrip etmeden gün ışığına çıkarmaya devam ederler.
Gezimiz esnasında maalesef orada bir görevli bulunuyordu. Girilmemesi gereken, sadece kazı yapanlara ayrılan bölgeye bizim yurdumun insanının selfie çekmeleri için inmeleri, oradaki yapıya maalesef zarar veriyor.
Elinde sigarayla dolaşan mı ararsınız, çitlerin üzerinden atlayıp manzara fotoğrafı çektiren mi...
Yahu biz ne zaman adam olacağız?
Ne zaman kültürel ve tarihi değerlerimize sahip çıkacağız, üzülmemek içten değil...
Bu arada gezi sonrasında kazı alanının hemen karşısındaki minik çay bahçesinde bir çay içmeyi unutmayın.
Sevgili arkadaşımızın evinde yapıp getirdiği poğaçaları da orada götürdük. Orada tesadüfen tanıştığımız Ankara'dan her sene Şeb-i Aruz için geldiklerini öğrendiğimiz emekli öğretmen çift ve arkadaş gurubuyla da Çatalhöyük hakkında da konuşma şansımız olmuştu.
Bu arada reklamlara tıklayarak da bana destek olabilirsiniz.
Unutmayın tıkladığınız her reklam, sokak köpeklerine mama demek...
Volkan Coşğun
Yazının kaleme alındığı yer / yıl : İzmir 2018
Ana sayfamızdan yeni yazılarımdan haberdar olmak için sağ üst tarafta ABONE OL'dan ücretsiz abone olmayı unutmayın.
FACEBOOK SAYFASINI HEMEN BEĞENİN:
INSTAGRAM HESABINDAN BİZİ TAKİP EDİN:
Tüm fotoğraflar ve yazılar,
ALINTI/KAYNAK OLDUĞU BELİRTİLMEDİKÇE
Volkan Coşğun'a ve/veya Sinem Coşğun'a aittir.
İzinsiz ve kaynak belirtilmeden kullanılması yasaktır.
Seyahat notlarında çeşitli kaynaklardan ve kişilerden de yararlanılmıştır.
Yorumlar