ne güzeldi o akşam saatlerinde, henüz hava tam kararmamışken, bacalardan tüten dumanların isiyle, sokaklardan gelen uzak boğuk ortam sesleri... anneannem namazını kılardı, sessizce fısıldadığı duaların tonu, rükuya varırken eklemlerinde çıkan tıkırdamalar, sobanın üst kapağından tavana yansıyan ateşin ışığı, tiktak tiktak; salondaki saatin sessizliği. galiba ben o günleri çok özledim.
Bu Sarayın en önemli özelliği İngiltere Kraliyet ailesinin yaşadığı yer olması.
Aynı zamanda Londra'nın
en turistik noktalarından biri.
Tarihi yapının gelenekselliği korunmuş.
Kendi içinde sadece
ama bir o kadar da detaya sahip.
Yeni dönem çığırtkanlığına asla yer vermeyen geleneksel İngilizler gotik tarzda inşa edilmiş sarayda hali hazırda resmi görüşmelerini, toplantılarını, özel davetleri de burada düzenliyor.
Yaklaşık 800 odası olan sarayın sadece turistik kısımları dahilinde gezebilirsiniz.
O da sadece Ağustos ve Eylül aylarında;
çünkü Kraliçe o tarihlerde sarayda bulunmuyormuş.
Ayrıca sarayın çok masrafı var,
bunu İngiliz halkına yıkmamak adına da bu ziyaretlerin düzenlenmesi Kraliçe tarafından isteniyormuş.
1705 yılında Buckingham Dükü'nün konutu olarak inşa edilmiş.
Daha sonra IV. George (İngiliz Kralı) tarafından restore ettirilmiş ve genişlettirilmiş.
O dönemin mimarları John Nash ve Edward Blore sarayı 1837 yılına gelindiğinde
resmi kraliyet evi olarak anılmasını
sağlayacak düzenlemeleri yapmış.
Bana nöbet değişimi töreni 2 kez gitmeme rağmen maalesef denk gelmedi.
Çünkü değişim sabah saat 11:00'de gerçekleşiyor. Kırmızı üniformalı askerlerin yapmış
olduğu bu değişim 400 yıl
boyunca devam ettirilen bir gelenekmiş.
Bu arada Kraliyet Sancağı eğer gönderdeyse bilince Kraliçe o anda sarayda :)
Saraya ulaşmak için Metro kullanmanızı öneririm. Victoria, Green Park, Hyde Park Corner ve St James' Park'ın pisişiğinde bulunan bu sarayı görmek için bu parklardan da yürüyebilirsiniz.
Ziyaret tarihlerim Ağustos ve
Eylül ayına denk gelmedi,
bu yüzden içeriye girme şansım olmadı.
Eğer bilet almak isterseniz burayı tıklayabilirsiniz.
Bu saray illa ki korunuyordur,
çünkü Dünya buradan yönetiliyor.
Üzerinde güneş batmayan ülke tabiri edilen İngiltere tüm dünyayı sömürmesiyle bilinir.
O ayrı bir konu tabi.
Lakin günümüz Londra'sında bir turist olarak bu saraya yaklaşmak, pencerelerinden yanan solgun avize ışıklarını görmek pek de imkansız değil, aynı şey bizim külliye için geçerli mi,
bilmiyorum açıkçası.
Bu arada sarayın hemen arkasında hediye eşyalıkların satıldığı bir yer daha var.
Oradan ben de Kraliçe'nin
fotoğraflarının olduğu bir albüm,
Diana'yı anlatan bir foto-albüm ve bir iki parça hediyelik eşya satın almıştım.
Londra ziyaretinizde burayı ziyaret etmeyi de unutmayın.
Londra yazılarım devam edecek.
Sevgilerimle
Volkan Coşğun
Yorumlar
Son 1 haftada en çok neler okundu? /What was the most read in the last week?
Yorumlar