Ana içeriğe atla

Translate

Şu sıralar çok popüler / now very popular

ne güzeldi

ne güzeldi o akşam saatlerinde, henüz hava tam kararmamışken, bacalardan tüten dumanların isiyle, sokaklardan gelen uzak boğuk ortam sesleri... anneannem namazını kılardı, sessizce fısıldadığı duaların tonu, rükuya varırken eklemlerinde çıkan tıkırdamalar, sobanın üst kapağından tavana yansıyan ateşin ışığı, tiktak tiktak; salondaki saatin sessizliği. galiba ben o günleri çok özledim.   

Karşıyaka üzerine acı bir çağrı...

Ah değeri bilinmeyen sürekli talan edilen memleketim, Karşıyaka'm.

Alaybey, Donanmacı, Tuna, Reşadiye, Bahçelievler, ve benzer yakın mahalleler 70li yıllarda sağlam ranta uğramış, bitişik nizam apartmanlarda insanlar sağlıksız bir hayata başlamıştı. Çoğu günün büyük zamanında güneş görmeyen, hatta bazı odaları apartman boşluğuna bakan evlerdi, ben de bunlardan birinde büyüdüm. Halbuki ilk okulda resim iş dersinde hep bahçeli ev resmi çizerdik ya da izlediğimiz yabancı çizgi filmlerde tüm evler bahçeliydi. Bunun nedeni yeşile hasret olmamız ve insan olmak için doğayla içiçe yaşama iç güdüselliği olmalıydı. Yani ev deyince bir çatılı bir ev, yanında bir ağaç çizerdik.  Ancak biz 80li yıllarda doğanlar o kadar karanlık evlerde büyüdük ki, değil ağaç isimlerini bilmek hangi meyvenin hangi sebzenin nerede yetiştiğini bile bilemezdik. Demek ki birileri 70li yıllardan bizim geleceğimizi çalmıştı.


 
Burası, İzmir'in Karşıyaka ilçesinde 1995 yılında oturuma açılarak mahalle statüsü edindiği Mavişehir, Atakent, Bostanlı...

90'lı yılların ilk ortalarına kadar burada arka fondaki devasa binalar yoktu. Bizim mahalleler talanken o dönemde burada hiçbir şey yoktu.  


 Sonra 90lı yıllar geldi, bitişik nizam katliamı daha sonra yerini bu bloklara bıraktı. Hatta denizler kıyılar dolduruldu.1995 yılında mantar gibi üreyen bu konutlara aşırı ilgi zengin kesimden geldi. Karanlık odaları yoktu, etrafında peyzaj düzenlemesi vardı, çoğu deniz görüyordu. Bu yüzden popüler oldu. Ancak binadaki kat sayısı o kadar fazlaydı ki, kitleler toplu halde birbirlerinden habersiz yaşamaya başladılar, komşuluk ilişkileri sıfırlandı, korkular başladı, güvenlik endişesi doğdu. Bir de bu tavanı basık, orta malzeme kaliteyle yapılmış devasa gökdelenler astronomik rakamlara satıldı ve değerlendi. Halbuki gelişmiş ülkelerin çoğunda bu tarz konutlarda göçmen olan düşük gelirliler oturur. Bizde böyle bir şehircilik anlayışı olmadığından basık tavanlı kibrit kutularına hapsolduk ve bunu statü zannettik,  hem de inanılmaz bedeller, faizler, krediler, kiralar ödeyerek..

Yaklaşık 15.000 nüfusun yerleştiği bu bölge bir anda İzmir dışından gelenler tarafında da cazibe merkezi oldu ve ardından farklı inşaat markaları gelerek rantın dibine vurdular. İzmir kozmopolit bir yapıya büründü, ama sanatsal kültürel değerleri gelişmedi, daha da yozlaştı.


 Şuanda neredeyse suyun içine yaptıkları devasa rezidans gökdelenleriyle Mavişehir hazımsızlığın ve para hırsının dip yaptığı bir mahalle konumuna büründü. 



İnsan erozyonu ve modern! çarpık kentleşme devam ederken, İzmir Karşıyaka'nın bu en el değmemiş bakir alanlarından biri olan balıkçı barınağı uzun zamandan beri yat limanına dönüştürülmek de istendi. 



Göçmen kuşların güzergahı üzerinde bulunan bu topraklar ve kıyılar ranta emanet edilmiş durumda hala. Mavişehir'i, AOSB'ye bağlayan bölgenin de özel bir alan olduğunu biliyorum. Kuşların göç yolu üzeri olan bu bölgeye koskoca organize sanayi bölgesini ve diğer tarafına da Mavişehir ucubelerini diktiler. Yani Gedizin verimli alüvyonlu toprağı ağır sanayinin ve yüksek katlı yerleşimin kurbanı oldu.
  
Hele bir de burası lüks bir yat limanına döndürülürse düşünemiyorum nasıl ekstra bir çevre felaketi olur. Tabi bunu çoğu kişi görmezden gelecek, çünkü orada daireleri var, hatta kimlerinin yatları var, onlar için zaten çevre felaketi demek denizin üzerinde biriken deniz lahanalarının oluşturduğu kirlilik!


Ben ki 80li yılların sonunda çocukluğum Karşıyaka'sını özlüyorum, 70li yıllarda gençliklerini Karşıyaka'da yaşayan beyefendiler hanımefendiler nasıl bir ıstırap içindedir tahmin etmek güç değil, bu şehrin ne kadar hızlı bir şekilde talan edildiğini görünce...

Sanırım 88 yılında çarşıda ilk Mc Donalds açılmıştı, belki 1 -2 yıl yanılmış olabilirim. O döneme bile razıyım. Ne güzeldi, memleketim. Okulum Ankara İlkokulu, Ortaokulum Şube...
Çarşıda Raksotek, bir de Deniz Sineması vardı :)



Artık güneşler bu beton bloklarının arasından doğup batıyor.
 Bu yüzden kuşlar ve pelikanlar buralara asla bir daha uğramaz. Ve hala hiç birşeyden ders almıyoruz. Ne depremden ne de selden... Afettir dedik geçtik, unuttuk. 

Reklamlarında göç yolu üzerindeki kuşları balkondan izlersiniz diyor suyun içine diktiği devasa bir blokta daire satan bir inşaat firması...
bir insanı sözümona keyfe davet eden bu küstah çağrıyı duyunca içim ekstra acıyor ... 


sevgiyle kalın
volkan cosgun

Yorumlar

Son 1 haftada en çok neler okundu? /What was the most read in the last week?

Son 30 günde en çok okunanlar /// Most read in last 30 days

Tüm zamanların en çok okunanları /// Most read of all time

Geçen Yıl En çok Okunanlar /// Last Year's Most Read Articles

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *