İngilterenin denize bakan yüzü,
denizi görünce yüzümü güldüren şehri Brighton, #keşifhane de...
Londra'dan trenle yaklaşık 2 saatlik yolculuğum sonrası da deniz görmenin hayaliyle Birghton şehrine geldim.
Fransa'nın Normandiya kıyılarından alışkın olduğum Manş denizine şimdi de Britanya'nın Brighton kentinden bakıyorum.
Sahile inmek için yaklaşık 1 km yokuş aşağı iniyorsunuz tren istasyonundan.
Cıvıl cıvıl bir cadde ve neşeli insanlar, hareketli dar sokaklar, yokuşlar, kafeler, barlar...
Seyahatimin denk geldiği tarih İngiltere'de covid vakalarının yeni yeni çıkmaya başladığı ancak birçok kişinin maske takmadığı dönemdi.
Ben İngiltereden ayrılırken ciddi vaka artışlarıyla, toplumsal olarak olarak kriz yaşadılar. Aynı dönemde Türkiye'de de resmi olarak ilk vakalar görülmeye başlamıştı. Brighton şehir olarak bir kasaba görünümünde, tıpkı bir çok İngiltere şehri gibi.
Ancak yılda ortalama 10 milyon turistin sadece bu şehre akın ettiğini biliyor muydunuz? Sussex Kontluğu sınırları içinde yer alan Brighton, Brighton ve Hove Şehirleri iklimi sert Britanyanın bir nebze de olsa ılık havasını denizle birleştirip size sunuyor. Geçmişi 15. yüzyıla dayanan, 19. yüzyılda demiryollarının gelmesiyle ticari olarak bi hayli zenginleşen bu şehir çoğu Britanyalı şehrin aksine sadece sanayi ile değil, deniz-kum-güneş ( yersen) turizmi ve kongre turizmi ile gündeme gelmiş. Londra'dan sıkılanların, şehrin hengamesinden kaçanların yakın noktası bu şehir olmuş. Bu yüzden buraya Denizli Londra dedikleri bile oluyormuş. 2 Tane üniversitesi olan Brighton, aynı zaman da bir üniversite kenti. Hiç bu kadar genci bir arada görmemiş diyebileceğiniz bir şehir, aynı zamanda eşcinsellerin de İngilteredeki yaşamayı tercih ettiği bir şehir olduğundan, hiç bu kadar eşcinseli bir şehirde bu kadar çok görmemiştim de diyebilirsiniz. İnsanların özgürce yaşadığı,
kimsenin kimseye karışmadığı modern bir şehir, Brighton...
Brighton notlarım devam edecek...
Yorumlar