İtalya baştan sona tarih. Bolonya'da bunlardan biri. İtalyanların Kızıl Şehir olarak adlandırdığı bu şehir orta çağ mimarisiyle ön plana çıkıyor. Aynı zamanda Bolonez Sosu'nun da buradan çıktığını biliyor muydunuz?
Şehrin geçmisi M.Ö. 1000'li yıllara tekabül etmektedir. Genellikle komünist İtalyanların yoğun olarak yaşadığı bu şehirde Dante, Erasmus, Kopernik gibi isimleri yetişmiştir. Dünyanın en eski üniversitesine de sahip bir şehir ki, o üniversite Universita di Bologna...
İtalya'yı kuzeyden güneye çevreleyen yollarının ve demiryollarının kesişim noktasında bulunmasından dolayı da aynı zamanda ekonomik anlamda ticaretin geliştiği ve zenginleştiği bir şehirdir son dönemlerde.
Gün içinde binbir çeşit yeşil tonuyla İtalyan Alplerinin eteklerinden yola çıkarak Bolonya'ya varıyorum.
Ancak şehir gelişsin diye hemen eski binaları yıkıp yenilerini rezidanslarla değiştirecek kadar akılları yok maalesef bu eski komünist yeni liberallerin.
2. Dünya savaşında ciddi Alman bombardımanına maruz kalmış olmasına rağmen, şehir yeniden ortaçağ dokusunu kaybetmeden onarılmış ve kültür mirasına kazandırılmış.
Avrupa Kültür Başkentlerinden biri olan bu şehirde kısa bir akşam turuna çıkıyorum. Kısa diyorum çünkü şehir yürüyerek kolaylıkla gezilebilir.
Bir ortaçağ şehri olan Bologna'da şehrin en eski merkezlerinden olan Piazza Maggiore Meydanındayım.
Fotoğrafta (üstte) görmekte olduğunuz Neptün çeşmesi, Tommosa Lauret tarafından 1500'lü yıllarda yaptırılmış.
Şehir merkezinde bir çok kilise ve bazilika bulunmaktadır. Bunlardan biri de 5. yüzyıla ait Santo Stefano Bazilikası.
Günümüze kadar kalabilen diğer kiliselerde Chiesa Del Crocefisso, Chiesa Della Trinita, Santo Sepolcro
ve Santi Vitae e Agricola'dır. Çoğunluğu 5. yüzyılda inşa edilen bu kiliseler 11. yüzyılda restorasyon görmüş ya da yenilenmiş.
Bolonya'da bolonez soslu makarna yiyebilirsiniz.
Dondurma Müzesi'ni maalesef kısıtlı zamanımdan dolayı ziyaret edemedim. Ancak İtalya'nın en güzel dondurmaları buradadır, unutmayın.
Bolonga güvenlik açısından bir nebze daha sıkıntılı bir bölge. Ekonomik geliri yüksek, ancak sokaklar da başınıza dolandırıcılık vakaları gelebilir ya da dilencilerle karşılaşabilirsiniz.
Başıma gelen ilginç olaylardan biri elimdeki DSLR fotoğraf makinamı görünce 20 yaşlarında iki sarhoşun önümü keserek fotoğraf çekilmek istemesiydi. Gayet temkinliydim, içlerinden biri sürekli elini omzuna atmaya çalışıyordu konuşurken.
Konunun bir taraflara sarmasını engellemek için İngilizce bilmediğimi söyledim.
Bir yandan da anlamadığımı söyleyerek başımdan savmaya çalışıyordum. Bu tarz durumlar özellikle gece saatlerinde sizi sıkıntıya düşürebilir. Bir süre İngilizce bilmediğimden! tarzanca anlaşmaya çalıştık. Baktılar ki anlaşamıyoruz, sohbet tıkandı, (ama ne sohbet)... Gittiler.
Belki de iyi niyetliydiler bilmiyorum, alkolün etkisiyle ne yaptıklarını bilmiyorlardı sadece. Genellikle para istiyorlar bu durumlarda bilginiz olsun.
Ve ilk gördüğümde ağzımın adeta açık kalarak izlediğim, kadrajıma zor sığdırdığım Asinelli Kulelerinin önündeyim. Yaklaşık 100 metre uzunluğunda olan bu uzun kule Asinelli Ailesi tarafından 11. yüzyılda yaptırılmış.
Aynı zamanda Torre Grasenda olarak adlandırılan kısa kule de yaklaşık 50 metredir. Yüzyıllardır ayakta kalan bu kulelerin uzun olanı 1 metre kısa olanı da 3 metre kadar yana yatmış.
Günümüz itibariyle kişi başı 3 Euro vererek kulelere tırmanabilirsiniz. Benim gibi diz problemi olan 500 basamağı tırmanmak istemeyebilir.
Tamamiyle güç gösterisi için inşa edilen bu kulelerin sayısı 12. ve 13. yüzyıl ortaçağında 150'inin üzerindeymiş.
Bologna için ortalama 2 gün yeterli diye düşünüyorum.
sevgiyle kalın
2018 - Izmir / Türkiye
volkan coşğun
Tüm fotoğraflar ve yazılar , ALINTI OLDUĞU BELİRTİLMEDİKÇE, bana ve/veya Sinem Coşğun'a aittir. Seyahat notlarında çeşitli kaynaklardan ve kişilerden yararlanılmıştır.
Yorumlar