Ana içeriğe atla

Translate

Şu sıralar çok popüler / now very popular

ne güzeldi

ne güzeldi o akşam saatlerinde, henüz hava tam kararmamışken, bacalardan tüten dumanların isiyle, sokaklardan gelen uzak boğuk ortam sesleri... anneannem namazını kılardı, sessizce fısıldadığı duaların tonu, rükuya varırken eklemlerinde çıkan tıkırdamalar, sobanın üst kapağından tavana yansıyan ateşin ışığı, tiktak tiktak; salondaki saatin sessizliği. galiba ben o günleri çok özledim.   

Günübirlik Manisa Turumuz (Manisa - Türkiye)



Spil dağı denince akla hemen kış ayları gelir. Halbuki bunaltan sıcakların kıyı beldelerde nemin etkisiyle daha da bunaltıcı bir hal aldığını göz ardı ederiz. Antalya, Adana gibi aşırı sıcak ve nemin dayanılmaz olduğu bölgelerde insanlar serinlemek için yüksek rakımlı yaylara çıkıyorlar. Yazlık kavramı yüksek rakımlı yaylalarda ev demek. İzmir ve çevre illerde böyle bir kültür yok, yazlık denince hemen sahil kasabaları akla geliyor. Bu yazımda sizlere bugün gerçekleştirdiğimiz günübirlik bir Manisa turundan detaylar vereceğiz. 

Aşırı sıcaklara inat nefes almak için Spil Dağı zirveyi hedefledik. Ve hedef öncesi Manisa içinde de birkaç yere uğradık, dilerseniz başlayalım.


Yaklaşık 1 saat süren İzmir Karşıyaka - Manisa arası yolculuğumuzda Manisa tünellerini de ilk defa kullanmış oldum. Gerçekten kanayan yaraya deva olmuş, virajlı yolların çilesinden kurtulmuş olduk. Kimileri ne kadar siyasi baksa da, ben faydacı olma taraftarıyım. Sonuçta bu tüneller bizim vergilerimizle yapıldı, yapan kim varsa Allah razı olsun, bugüne kadar yapmamışlara da ibret olsun deyip konumuza dönüyorum hemen.

Manisa'da ilk durağımız eski çarşı içerisinde bir otopark bulmak oldu. Manisa merkezde park yeri bulmak zor. 
Bu yüzden hiç zorlamaya gerek yok, doğru otoparka... 
Eski çarşı içerisinden yürüyerek meşhur dedikleri Manisa Kebapçısı Kebapçı Ali'ye geldik. 

 
2005 yılında restore edilmiş Yeni Han'ın hemen girişinde yer alan bu otantik yerde Manisa Kebabı'nı tatmanızı öneririz. 


Kullanılan malzemeler sertifikalı ve bu insana bir nebzede olsa güven veriyor.

 Kendi yaptıkları ayranları bakır bakraçlarda getiriyorlar. 


Buz gibi ayran iyi gidiyor. 


Aynı bakraçlardan satın almak istedik, lakin Manisa'da bunu yapan bakırcı esnafı bulunmuyormuş.


Hem çok lezzetliydi, hem de mekanı beğendik. 

Fiyat dengesi açısından oldukça makul olduğunu da söyleyebilirim.

 
Bu arada Belediye tarafından restore edilen han bizlere İzmir'deki Kızlarağası'nı hatırlattı.

Kebapçı'dan sonra tekrardan otoparka yöneldik ve Manisa Mevlevihane'ye doğru yola koyulduk.

Manisa eski çarşıdan yaklaşık 10 dakikalık bir yoldan sonra şehri tepeden izleyebileceğiniz, Spil Dağı'nın eteklerine kurulu, çam kokuları eşliğinde bir huzur karşılıyor sizi. 
Yapı 1366 - 1379 yılları arasında inşa edilmiş. 

Saruhan bey'in  torunu İshak Çelebi tarafından Saruhanoğulları zamanında yapılmış.

 Osmanlı döneminde de faaliyet göstermiş. Şehzadeler kenti olarak kabul edilen Manisa'da  Öyle ki Yavuz Sultan Selim'den itibaren tüm şehzadeler buraya da gönderiliyormuş.

 Yapı küçük bir yapı olmasına rağmen tarih içindeki yetkinliği tartışılamaz boyutta büyük. 

Düşünsenize, Osmanlı Devleti kurulmadan burası var...

 Mevlevihane aynı zamanda Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde de yer alır. 

Daha öncesinde Bizans'a ait bir kilise olduğu söylenmektedir.

Ayrıca kybele anıtı ve mitolojik karakter olan Niobe ile ağlayan kaya bu bölgede bulunmaktadır. 

Bu söylediklerimin İslamla pek alakası olmasa da mevlevihane'nin bulunduğu bölge insanı derinden etkiliyor. 

Zaten Allah'a aşıksanız, Mevlevihane'nin girişinden itibaren duyduğunuz ney sesi sizi alır götürür.

 Bu arada tarih boyunca birçok onarımdan geçmiştir. 

1800'lü yılların sonunda Manisa'nın bugünkü şehir merkezinde başka bir mevlevihane yapılmış.

1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla yapı kendi kaderine terk edilmiş. 

60'lı yıllarda metruk bir haldeyken yapılan restorasyonlar maalesef yapının birçok bölümünü kullanılamaz hale getirmiş. 

Son dönem restorasyonuyla ziyaretçilerin kullanımına açık hale gelen mevlevihane'de  keyifli zamanlar geçirdik.
 
Bu güzel ve ulvi gezi durağını kıssadan hisse çıkarabileceğimiz Mesnevi'den kısa bir hikayeyle tamamlamak istiyorum.

Bir ejderha, bir ayıyı yakalamıştı. Yiğidin biri de ayının bağırmasını duydu ve onu ejderhanın pençesinden kurtardı.
Hile ile babayiğitlik birleşip de ejderhayı bu güçle alt edip öldürünce, ayı da ejderhadan kurtuldu ve o babayiğit erden iyilik gördüğü için, bir köpek gibi onun peşine takıldı; adamla birlikte evine dek gitti. O Müslüman hastalanıp yastığa baş koyunca da adama gönül borcu olduğundan onu bırakmadı, başında beklemeye başladı.
Komşusu oradan geçerken, nasıl olduğunu sormak için adamın evine uğradı, “Halin nasıl?” derken ayıyı gördü:
“Kardeş, bu ayıyla ne işin var?” dedi.
Adam, ejderha olayını anlattı. Komşusu:
Adam dedi ki:
“Vallahi bunu kıskançlığından söyledin, yoksa sen ayıya ne bakıyorsun; hele onun sevgisini bir gör!”
Komşusu:
“Ayıların sevgisi aldatıcı bir sevgidir; benim bu kıskançlığım onun sevgisinden iyidir. Be adam, gel benimle bir ol da o ayıyı köyden sür!” dedi.
Adam:
“Hadi ordan, sen kendi işine bak, kıskanç herif!” diye yanıt verdi.
Adam:
“İşim buydu, ama sana nasip değilmiş. Yüce kişi, ben bir ayıdan daha aşağı değilim ya, onu bırak da eşin dostun ben olayım. Başına bir şey gelecek diye yüreğim titriyor. Böyle bir ayı ile ormanlığa gitme. Yüreğim asla olmayacak şeyden titremedi. Bu seziş Tanrı ışığındandır, saçma değil,” dedi.
Bu sözler adamın kulağına girmedi. Ayının elini tuttu, adamın elini bıraktı. Adam da:
“Senin aklın başında değil, ben gidiyorum,” dedi.
Adam dedi ki:
“Git, benim için kaygılanma! Boşboğaz herif, her şeyi de bilirim sanma! Uykum geldi. Bırak beni, işine git!”
Komşusu:
“Yahu, ne olur bir dosta uy da, akıllı birinin korumasında, gönül sahibi bir dostun yakınında uyu,” dedi.
Babayiğit, o adamın ısrarına kızıverdi; yüzünü çevirip:
“Bu belki de bana düşman; ya da bir şey umuyor… dilenci ve külhâni herifin biri. Ya da beni bu ayıyla korkutma konusunda önceden dostlarıyla bahse girmiş olmalı,” dedi.
İçinin kötülüğünden hatırına iyi bir şey gelmedi.
O Müslüman kızdı:
“Benim ona ciddilikle öğüt vermemden, üstüne düşmemden, gönlündeki hayaller arttı; büsbütün kuruntu ediyor. Demek ki öğüt yolu kapandı,” dedi ve gitti.
Adam uyudu. Ayı sinek kovalamaktaydı. Sinek, kovulunca kalktı, ama inadına gene kalktığı yere gelip kondu. Ayı o gencin yüzünden kaç kere sineği kovduysa da sinek hemen kalktığı yere gelip konmaktaydı. Ayı sineğe kızıp gitti dağdan kocaman bir taş yakalayıp getirdi, sineğin yeniden uyuyan adamın suratına konmuş olduğunu görünce, o koca değirmen taşını alıp sineği ezmek için adamın suratına fırlattı. Taş, uyuyan adamın suratını paramparça etti. Bu olay da herkese yayıldı.

Aptalın sevgisi, şüphesiz ayının sevgisidir. Kini sevgidir, sevgisi kin. Ant içse bile inanma. Eğri sözlü adam andını da bozar.


Serra'da mamasını mevlevihane bahçesinde yedi. 
38C sıcaklık bizleri biraz zorladı.
Sıradaki rotamız Spil dağıydı, rakım 1513 metre...
 
Kalker bir oluşumdan meydana gelen dağ'da benim The Wall'a da benzettiğim geniş bir vadi de bulunuyor. 

İzmir körfezini, Manisa ovasını rahatlıkla seyredebileceğiniz,  Manisa lalesi gibi zengin ve özgün bir floraya sahip dağdan bitki toplamak yasak, tabi kim dinlerse...
 Tarihi, mitolojik ve dini açıdan çok önemli bir dağ burası. Manisa'dan çıktığımız, İzmir Kemalpaşa'dan indiğimiz dağ, ismini Kybele (Spilene) ve Frigya Kralı Menos'un kızı olan Sibelle'den almış.
 Bugünkü seyahatimizde fırsat olmadı ancak, gitmişken Ağlayan Kaya'yı, Sülüklü gölü de görmenizi tavsiye ederim. Bu arada Manisa Tarzanı'nın da yaşadığı dağ Spil'miş. 
Yaklaşık 40 dakikalık araba yolculuğundan sonra Spil Dağı tabiat parkına geldik. Araç başı 12 TL ücret ödüyorsunuz. 

İçerisi bildiğiniz mesire alanı, birçok kişi almış çanağını çömleğini piknik yapıyordu. En sinir olduğumuz şey mangal yakılmasıydı. 

Bu kadar yeşilin kozalakların kuru otların olduğu bir alanda insanlar iki tane tavuk kanadı yiyecek diye koca bir alanı oradaki hayvanları ve köylerindeki insanları nasıl tehlikeye atıyordu yöneticiler, sanırım farkında değildiler.
Serra, ağaç dallarını elledi ilk defa hayatında. Doğayla merhabalaşmak bu olsa gerek...
 Mangal yakmanın yasak olmadığı, sadece yerde mangal yakmanın yasak olduğunu öğrendik. 
Hava serinledi, 24C 'Ni altına düşmeye başladı. Halbuki 1 saat sonrasında sıcaklık şehre indiğimizde 36 C'ye yükselmişti.
Milletimiz doğal olarak yasak masak dinlemiyordu, ağaçların diplerinde iki taş koyup mangallarını yakıyordu.

 Doğaya verdiğimiz zararın farkında değildik. Tek bildiğimiz bencilliğimiz ve günü kar saymamız. Dönüş yolunda çoğu maganda piknik çöplerini ortalıkta bıraktılar, yerlerde mangal yaktıkları için külleri etrafa savruluyordu. 


Halbuki biz ise gökyüzüne bakıp ağaç dalları arasından güneş ışığı süzmelerini yakaladık. 

Bizim halk doğayı çarçur edip iki tavuk kanadı zıkkımlanma peşindeyken biraz ötede özgürce dolanan yılkı atlarına rast geldik.  

Küçük gruplar halinde gezen bu atların başında bir lider bulunuyormuş ve  denk geldiğimiz bu grubun başındaki at siyah olmalı. 

Bu arada yılkı atlarının ilginç bir hikayesi var. 

Osmanlı döneminde bu atlar Spil dağına bırakılırmış. 

Şehzadeler büyüyüp at ihtiyacı doğunca bu atlar içinden seçilir, eğitilirmiş. 

Bugün bu atların sayısının 2000'e yaklaştığı söyleniyor. 

Artık dönüş vakti gelmişti.

 Hem bol lezzetli hem de bol oksijenli bir günden sonra güneş batmaya başlamıştı. 
Manisa'dan çıktığımız Spil Dağı'na Kemalpaşa'dan inmeye karar verdik. 
Kemalpaşa üzerinden gelmek yine aşağı 1 saat sürdü. Keyifli bir dönüş yoluydu. Seyir merkezi Manisa üzerinden çıkış kadar çok olmasa da irili ufaklı birçok köyün içinden geçmiş olduk. 

Tüm fotoğraflar Sinem Coşğun ve Volkan Coşğun'a aittir. Yazı hazırlanırken çeşitli kaynaklardan yararlanılmıştır. 

-------------------------------------------------------
Bunlar da ilginizi çekebilir:






Yorumlar

Son 1 haftada en çok neler okundu? /What was the most read in the last week?

Son 30 günde en çok okunanlar /// Most read in last 30 days

Tüm zamanların en çok okunanları /// Most read of all time

Geçen Yıl En çok Okunanlar /// Last Year's Most Read Articles

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *