Madrid sokaklarında dolaşmaya devam ediyorum.
El Oso y El Madrono'dayım. Bir ayı ve bir çilek ağacı heykeli...
Aslında Sol meydanındayım. Meydanın her bir noktasında farklı bir atraksiyon var. Bu heykel'de turistlerin göz bebeği. Yarabbim, önünde fotoğraf çekilmek için can atanlar... Bu heykelin anlamı Madrid'in simgelerinden ibaret, yani bir ayı ve bir çilek. 1967 yılında tamamlanıp bu alana konulmuş.
Madrid Belediyesi Kültür Komitesinin işi. Bu ayının ve çilek ağacının ayrı ayrı şehri sembolize etmesi 13 yüzyıla dayanıyor. Lakin sanatçı heykeltraş Navarro Santafé bu ikiliyi pasif görünümden uzaklaştırmış ve hareket katmış: Çilek ağacının dallarını pençeleyen yaban ayısı heykelini yaratmış. Türkiye'de olsa yüzüne bakmayız.
Madrid sokakları Mitolojinin ve ilkel çağlardaki tanrıların heykelleriyle süslenmiş. Bunlardan biri de Neptün.
Antik Yunan'da Su işlerinden sorumlu Tanrı Poseidon'sa Antik Roma'da da Neptün var. Bir elinde yılanı bir elinde de mızrağını tutan Tanrı Neptün, çeşmesiyle Madrid'in çok şık kavşaklarından birinde Kibele Meydanına komşudur.
Burada Atletico Madrid taraftarları galibiyetlerini burada kutluyorlarmış.
Bence Madrid'in en güzel noktalarından biri Plaza de la Villa. 16 yüzyıldan kalma evlerle çevrelenmiş çok büyük bir avlu burası.
Sol meydanındaki o vıcık vıcık işporta ve sokak göstericileri kalabalığından uzak (burada da var ama daha az) Ortaçağın atmosferine bırakıveriyorsunuz kendinizi...
Madrid'deki en güzel noktalarından biri de Atocha Tren İstasyonu. Bu tren istasyonu ile ilgili iki anekdot paylaşabilirim.
Birincisi İstasyonun içinde büyük bir botanik bahçe var, kendinizi tropik bir ormanın içinde gibi hissediyorsunuz.
İkinci anektot ise biraz hüzün verici. 2004 yılında terörist bir eylemde burada 191 kişi hayatını kaybetmiş, 1900 masum sivil de yaralanmış.
Madrid'e geldiyseniz, bu yapıyı gezmeyi de unutmayın.
Madrid yazılarıma ara butonuna Madrid yazarak da ulaşabilirsiniz.
Yorumlar