Antwerpen şehriyle ilgili birçok Avrupa kentinde olduğu gibi onlarca hikaye yer almakta. Hattan bunlardan bazıları efsane niteliğindedir.
Şehrin adının "Hand Werpen" den türediği söylenir. Efsaneye göre Antigoon adında devasa bir canavar yaşarmış. Bu devasa canavarın kafası tıpkı sömürgeci Belçikalılar gibi ticarete para kazanmaya o kadar çalışırmış ki, şehir etrafındaki Scheldt nehrinden geçen denizcileri haraca bağlarmış, ticari mallarına kesik atarmış.
Eğer direnen biri olursa acımadan ellerini kesermiş. Bu el kesme olayı maalesef Belçika tarihinde de yeralan sadece burada değil, hatta bir efsaneden çok, vahşi ve gerçek bir uygulamadır bu arada. Bununla ilgili yazımı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Bizim bu devasa canavar bir gün haraç almak için yolunu kesen "Silvius Brabo" adında Romalı bir asker ile karşılaşır.
Devasa devin bu sefer işleri tersine döner ve Romalı asker onun elini kesip nehre atar. Böylelikle bu şehre "Hand werpen" yani el kesmek deyiminden türeyen Antwerpen ismi konulur.
Bence gayet uydurma olan bu efsaneden niyetle bu olay dillere destan olur ve şehrin kaderini belirler. Şimdilerde şehir merkezinde belediye binasının hemen önünde sergilenen temsili heykel ve bu konuyu figüre eden birçok Belçika çikolatasıyla turistik bir efsaneye dönüşmüştür bu hikaye.
Antwerpen isminin nereden türediğini bilmek isteyenler için sanırım açıklayıcı olmuştur. Onun dışında Antwerpen ya da Antwerp ya da Anvers isim kalabalığında boğulanlar için de bunu kolaya indirgeyecek yazımı okumanızı tavsiye ederim.
Antwerp şehrinde kardeş şehirler arasında Rotterdam, Şanghay, Cape Town, Barselona gibi şehirler yer almakta. Türkiye'den kardeş şehir Akhisar seçilmiş. 1988 yılından beri kardeş olan bu şehirleri daha yakın ilişkiler içinde olduğunu görmek (tıpkı öz kardeş gibi) fena olmazdı. Sanki biraz üvey kardeşlermiş gibi değil mi?
Bu zengin liman şehri sadece çikolatalarıyla değil, aynı zamanda kaliteli pırlantalarıyla da meşhur. Kökeni 1400lü yıllara dayanan mücevherat ticareti Antwerp'in ününe ün katmış, özellikle pırlanta işçiliği konusunda adından söz ettirmiştir. Bu ticaretin çoğu da yüzyıllardır Yahudi kökenlilerin elindedir.
Ha bu arada sömürdükleri Afrika'da insanlara ne kadar eziyet etmişler bi düşünün...
Bu arada şehir 60.000'den fazla kanal taşıtı ve deniz taşıtına sahiptir. Liman denizden 80 km kadar içeride olmasından dolayı, ekstra bir kanal trafiği oluşmuş.
Şehir uluslar arası nitelikte bir şehir. Amsterdam ve Almanya şehirlerine çok yakın. Ayrıca Belçika'nın Gent, Brugge gibi kentlerinden dolayı öbek öbek turistleri çekmesi kaynak olarak çok fazla pek fazla bilgi bulamadığımız halde Antwerp'i garip bir şekilde ekstradan ünlendiriyor.
Metropol bir şehir olmasına rağmen nüfusun çoğunluğu Flaman. Onlar bu şehri bir köy sıcaklığı samimiyeti olarak tanımlıyorlar.
Bu arada şehir sakinleri kendilerinden bahsederken Belçikalı değil, Antwerpli olarak bahsederlermiş. Bunun nedeni başkentin kendi şehirleri yerine Brüksel olmasıymış. Yıllardır bu isteğin bir gün yerine getirileceği umuduyla yaşamışlar, yavriii.
Bir diğer Antwerp efsanesi de Lange Wapper.
Flaman folklorik bir karakter olan Lange Wapper, efsanevi ve hileci bir dev olarak bilinirmiş.
Lange Wapper 16 yüzyılda Wilrijk'te doğar. Günün birinde çiftçinin biri yatağında kocaman bir maydanoz ve kırmızı bir lahana bulur. Merakla bu devasa sebzeleri ellemek istediğinde sebzeler aniden bebeklere dönüşüverir.
Çiftçi bebeklere bakamaz ve bunlardan erkek olanı Antwerp'te yaşayan zengin bir aileye evlatlık olarak verir.
Yıllar gelip geçer, ve çocuk büyür, yardımsever bir birey olur. Bir gün bir çete tarafından Scheldt nehrine iktirilen yaşlı bir kadını kurtarır. Hayatı kurtulan yaşlı kadın bu çocuğa gizli güçlerini kullanarak çeşitli özellikler kazandırır.
Gel zaman git zaman çocuk bu yetilerle kendi boyunu istediği gibi uzatabilecek bir özelliğe sahip olur. Uzun boyundan dolayı da insanlar bu çocuğa Lange Wapper adını koyarlar.
İyilik sever olduğu kadar, hınzır da olan Lange Wapper sarhoş insanlarla dalga geçer, çocuk oyunlarında bile hile yapar.
Hatta bazıları Lange Wapper'in gülüşünün şeytanın gülüşü olduğunu söyler.
ve son olarak Nello ve köpeğinin anıtını ekledim. Yine kurgu ama çok da uydurma gözükmeyen bu iç burkan hikayeyi üzülmek ve merhametinize ses vermek için okuyabilirsiniz. Antwerp yazılarım devam edecek.
Yorumlar