Ana içeriğe atla

Translate

Şu sıralar çok popüler / now very popular

ne güzeldi

ne güzeldi o akşam saatlerinde, henüz hava tam kararmamışken, bacalardan tüten dumanların isiyle, sokaklardan gelen uzak boğuk ortam sesleri... anneannem namazını kılardı, sessizce fısıldadığı duaların tonu, rükuya varırken eklemlerinde çıkan tıkırdamalar, sobanın üst kapağından tavana yansıyan ateşin ışığı, tiktak tiktak; salondaki saatin sessizliği. galiba ben o günleri çok özledim.   

Benim İspanyol Başkentim: Madrid

Ilık yaz akşamlarıyla ünlü bir Akdenizli Avrupa şehrindeyim, sanki evindeyim. Bunun için belki de sadece Akdenizli demeliyim. Arkadaşlarımla buluşacakmışım gibi tanıdık geliyor şehrin dokusu. Huzurluyum. Huzurumu bozan tek şey iyot kokusu yok...


Denize kıyısı olmasa da yine de her an bir sahil şeridine çıkacakmışım gibi hissettiriyor Akdenizli bu şehir, 

Madrid.




İspanya'nın başkenti olmasının yanında aynı zamanda yaklaşık 3,5 milyona yaklaşan nüfusuyla Avrupa ölçeğinde büyük bir şehir burası. Londra ve Berlin'den sonra 3. büyük AB ülkesi şehri olarak kayıtlara geçmiştir. 




Londra ve Berlin'de birçok kez bulundum. Bu iki şehri Madrid ile kıyasladığımda, Madrid'in ikisinden en belirgin farkı insanlarının sıcakkanlı olması diyebilirim. Onun dışında biraz daha birincil ilişkiler ön planda. İkliminde de mütevellit insanların bakışları daha sıcak.


Londra'daki hareket, Berlin'deki planlılık Madrid'de kendini koyvermişliğe ve rahata bırakmış sanki. 
Herkes çok rahat ve sakin. 





Madrid, İspanya'da gördüğüm ikinci şehir. 
Birinci şehir Barcelona idi. 
Aman Barcelona'yken Madrid'i, Madrid'deyken de Barcelona'yı övmeyin. 
Katalanlar ve İsponyallar arasındaki siyasi çekişme, sokakta da kendisini hissettiriyor. 
Aynı ülke'de iki ayrı medeniyet gibi adeta: 
Hem birlikteler, hem de birbirlerinden bir hayli uzakta...


ee tabi, Madrid denince akla ilk gelen şey İspanyol'un başkenti olmasa gerek. Real Madrid ve Atletico de Madrid gibi iki büyük spor klubünün merkezi de burası. 




Avrupa'nın en iyi İspanyol ve Latin Amerika sanat koleksiyonlarına sahip bu şehir de Beaux-Art denilen mimari tarz hakim. Ayrıca birçok Avrupa şehri gibi 18. yy'dan kalma tarihi tiyatrolar ve heykeller şehri süslüyor. 



Madrid insanı kendi giyimine önem veren, tarz bir insan. Şehrin her yerinde birbirinden renkli ve süslü kadınlar, hasırdan şapkalı beyler görebilirsiniz. Belki Londra'daki, Paris'teki göze buram buram sokulan markalar giymiyorlar, (elbette birçok markanın bulunduğu caddeler Madrid'de de mevcut) ancak insanlar tarz giyinmeyi seviyorlar. Semt pazarlarında tarz kıyafetler satılmakta, bu yüzden dar gelirli İspanyollar da kılık kıyafetlerine özen gösterebilmektedir.



Birçok İspanyol şehri gibi Madrid'de de mağazalar 10.00'da açılıyor ve 13.00'de kapanıyor. Daha sonra 17.00'de tekrar açılıyor ve 20.00'de kapanıyor. 


Dedim ya, Londra'daki gibi telaş, Berlin'deki gibi programlı yaşam yok burada. Rahat ve keyif var, bazen "aman sende" bile var. Büyük bir şehir olmasına rağmen çoğunlukla rehavet var. 


Madrid yazılarım devam edecek...☺


Yorumlar

Son 1 haftada en çok neler okundu? /What was the most read in the last week?

Son 30 günde en çok okunanlar /// Most read in last 30 days

Tüm zamanların en çok okunanları /// Most read of all time

Geçen Yıl En çok Okunanlar /// Last Year's Most Read Articles

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *