ne güzeldi o akşam saatlerinde, henüz hava tam kararmamışken, bacalardan tüten dumanların isiyle, sokaklardan gelen uzak boğuk ortam sesleri... anneannem namazını kılardı, sessizce fısıldadığı duaların tonu, rükuya varırken eklemlerinde çıkan tıkırdamalar, sobanın üst kapağından tavana yansıyan ateşin ışığı, tiktak tiktak; salondaki saatin sessizliği. galiba ben o günleri çok özledim.
ROMA anılarımıza ve seyahat edeceklere önerilerimize 3. bölümle devam ediyoruz.
Yukarıdaki fotoğraf Trastevere bölgesinde çekildi. Roma'da kafeler ve gece hayatı denince bu bölge akla gelir. Roma'yı ikiye bölen Tiber nehrinin diğer kıyısında yani batı yakasında nehir boyunca uzanan dar ve taş döşemeli , kimi yerlerde Arnavut kaldırımlı bir bölgedir bu bölge. Bu arada Gece Hayatı derken, Amsterdam gibi bir gece hayatı beklemeyin. Roma'nın gece hayatı da kendine özgün bir dinginliğe sahip, bu yüzden şehir sizi eğlendirirken yormuyor. Zaten gündüz tarihi yerleri dolaşmaktan gece için çok fazla alternatif yaratacak enerjiniz kalmıyor.
Ortaçağ atmosferini bu bölgede biraz daha yoğun yaşarsınız, genelde yerli Roma'lıların sahibi oldukları kafeler, restoranlar ve sanat galerileri bu bölgede yoğundur. Çok eski dönemlerden beri Yahudi nüfusun da yaşadığı bir bölgedir.
Roma'nın tarihi ve turistik yerlerinin dışında geleneksel hayata özgü neredeyse hiç bozulmamış mahallelerinden Tiber nehri kıyısında konumlanmış Roma Sinagogun da bulunduğu "via Reginella, via S. Elena, via del Portico, Piazza Mattei, Piazze Lovatelli gibi Yahudi İtalyanların yoğun olarak yaşadığı semtleri sayabiliriz.
Ortaçağ döneminden bu yana bozulmadan sokaklar korunmuş halde, Sinagog'u, Kosher marketi ve restoranları, yerel sanatçıların tasarım ve sanat evleriyle hoş atmosferi her an yakalayabilirsiniz. Lakin bu muhteşem atmosfer buruk bir his de barındırıyor bu sokaklarda... 2. Dünya savaşı esnasında Auschwitz toplama kampına götürülen Yahudilerin de evleri burada. Nazi partisinin Avrupa üzerindeki hakimiyeti yoğunlaşınca tüm Avrupa'da olduğu gibi işgal edilen Roma'da da Yahudi Romalılar evlerinden teker teker alınarak Polonya'daki toplama kamplarına götürülmüş, acımasızca katledilmiştir. Yukarıdaki fotoğrafta evlerin girişlerinde katledilen bu masum insanların doğum yılı, toplama yılı ve ölüm yılı yazmakta...
İnsan maalesef bunları okurken insanoğlunun ne kadar acımasız ve zalim olduğunu hatırlıyor...
Konu Nazi soykırımı ve İtalya denince akla gelen 1999 yapımı film "HAYAT GÜZELDİR." ( La Belle é Vita) geliyor.
1930'lu yılların İtalya'sında Guido adındaki kendi halinde yaşayan kitapçı yaptığı evlilik sonrasında bir oğlan çocuk sahibi olur. Ne zaman Almanlar şehri istila eder, yahudi kamplarına götürülürler. Her şeye rağmen bu dehşet kampların etkisinden oğlunu korumak isteyen baba bu süreci oğluna bir oyun gibi gösterir. Bu oyunun kazanma ödülü ise bir tank olacaktır. Herşeye rağmen kurtulurlar. İzlemeyenlere kesinlikle izlemelerini tavsiye ederim.
O dönemin ruhunu kapalı kepenkler hala bizlere anlatıyor gibi...
Ve yine Via Nazionale meydanındayız (otelimizin olduğu meydan). Şimdiki durağımız Ulusal Müze...
Birçok aristokratik ve soylunun mezar taşlarını barındıran Roma Ulusal Müzesi antik Roma'dan bizlere görsel şölen sunmaktadır.
Diocleziano Termal Hamamını Neden Ziyaret Etmelisiniz? Bu hamam Antik Roma'nın en büyük termal kompleksiydiler. MS 305 yılında İmparator Diocletian tarafından 3.000'den fazla insana yaptırılmıştır.
Neden Crypta Balbi'yi ziyaret etmelisiniz? Yapılan kazılarla Roma'nın geçmişini görebiliriz. M.Ö. 19-13 yılları arasında Lucius Cornelius Balbus'un emriyle yaptırılmıştır.
Neden Palazzo Massimo'yu ziyaret etmelisiniz?
Dünyanın en iyi arkeolojik koleksiyonlarından birine sahiptir. Müze binası, 1883-1887 yılları arasında inşa edilmiş bir Rönesans binasıdır. Neden Palazzo Altemps'i ziyaret etmelisiniz? On altı ve on yedinci yüzyılların Roma asaletinin çeşitli ailelerine ait önemli bir Yunan ve Roma heykelleri koleksiyonuna ev sahipliği yapmaktadır. Duvarlar ve tavanlarda fresklerle süslü mükemmel güzellikteki odalarda eserler bulunmaktadır.
Artık 5. gündeyiz ve turist olmaktan çok birer Romalı gibi gerçek şehri yaşama vakti.
Piyasa mekanların dışında İtalyanlar'ın da lezzetli yemekler için sıkça gittiği "Trattoria Luzzi" mekanında içtiğimiz ev yapımı şarap eşliğinde kıymalı lazanya ve domates soslu ev yapımı makarna ile İtalya mutfağının zeytinyağlı yemeklerini tattık. Restoran Colosseum Luzzi olarak da anılan bu restoran Kolezyum'un çok yakınında... Via di S. Giovanni in Laterano caddes, no:88... Sabah 12.00 , Akşam 00.00 arası açık. +39 06 709 6332 nolu telefondan rezervasyon yaptırmanız gerekiyor, aksi takdirde yer bulmak çok zor.
Palatino tepesinden antik kenti izleyip dinlendik. Bu tepe Roma'nın yedi tepesinden en merkezde olanı ve Roma kentinin tarihi kalıntıları barındırması açısından en zengin tepelerindendir.
Onlarca dondurmacının içinde bankalardaki gibi Q matikle sıra numarası alıp dondurma aldığımız tek yer:
Gelateria del Teatro İncirli ve fıstıklı dondurmaya bayıldık, Roma'ya gelirseniz kesinlikle uğramalısınız.
Bu arada Roma sokaklarında bisiklet sürmek de keyifli olacaktır.
italya yazılarım devam edecek...
Tüm fotoğraflar tarafıma aittir, izinsiz kullanılmaz.
Yorumlar